Ne bu “aç kapa artema” reklamı mı?
“Sök, dik” oyunu mu?
Yangından mal kaçırır gibi, tüm tepkilere kulak tıka, köylülerin karşısında bir de şirketi savunur gibi jandarmayı getir…
Zorla sök zeytinleri…
Kaç yıllık o anıtlaşmış ağaçlara acıma..
Köylünün feryadını duyma!
İnadına bildiğini oku.
Yerinden sök.
Sonra konu ülke gündemine gelsin, tepkiler çığa dönüşsün.
Sonra zeytinleri aynı yere dik.
Dikmeye çalış…
Tutar mı tekrar o ağaçlar?..
Köklerin kim bilir kaçta kaçı gitti!
O ağaçlardaki zeytinlerden sadece biri kadar akıl olmazsa böyle oluyor işte.
Ağaç bu musluk değil!
Aç kapa mı yapacaksınız?
Sök dik ile kıvırabilecek misiniz?..
İnsan aklının alacağı işler değil bunlar.
Akılla baktığınızda huni takmak gerek…
Akıl çoktan gitti bu diyarlardan hep diyoruz.
Sen zeytinlikleri sonuna kadar korumalı, yasal düzenlemelerini bu yönde yapmalısın.
Akıl bunu gerektiriyor çünkü.
Lakin ne yapıyorsun?
Zeytinlik alanları madencilik faaliyetine açıyorsun.
Madene denk gelirse zeytinlikler taşınırmış falan…
Bunun adı maden mi zeytin mi sorusuna maden demektir başka ötesi yok.
Aç kurt gibi tetikte bekleyen şirketler lehine düzenleme yapınca da böyle oluyor…
Maden mi zeytin mi, maden! Hücuuuummm!
Şirketin acelesi vardı çünkü; hemen sökmeli.
Hemen faaliyete geçecek ya!
15-20 köylü mü engelleyecekti?..
Ağaç sökülecek sök!
Ama sonra tepki ülkenin tümüne yayılınca geri adım at.
Söktüğün ağaçları dik.
Doğa yutar mı?
Tutar mı ağaç tekrar?..
Ölmez ağacı öldürürsünüz de aklınız olsa zeytin tanesi kadar; zaten sökmezsiniz ki!
Al şimdi bilim insanları ne diyor “Sökülme işlemi zeytin ağacına zarar verir çünkü işlem sırasında kökler kopuyor, bu nedenle zeytinler tutmayabilir.”
Yaşayan ağacı toprağından et!
Sonra dik geriye!
Tarih affetmeyecek zeytine uzanan elleri…
“Nasıl vicdansız ve nasıl akılsız bir insanlık” diye yazacak kara kaplı defter…
Ne bu inat, ne bu telaş, ne bu ağaçla savaş!
Doğayı hakladığınızı sanırsınız da…
Doğa acı alır intikamını.
Zeytin tanesi kadar akıl olsa insanda; en azından artık bunun idrakine varır.
Ama nerdeeee?!