YAK Bİ CIGARA

Dershanenin önündeyim geçenlerde, öğrenciler dağılmaya başladı. Bir öğrenci dersi var ki çantasını alıp gitmedi. Kapının önüne geçti, fetih kazanmış bir komutan edasıyla, gururlu bir şekilde yaktı sigarasını. Zannedersin otuz yıllık tiryaki. Bir çekişi var ki içine, astım hastalarının ilaç çekişleri gibi, kaçıyor sanki sigara. Alelacele beş dakikalık teneffüste çekti bitirdi sigarayı.

            Daha okul zili yeni çalmış öğrencinin, okulundan çıkar çıkmaz bahçe duvarının köşesinde yakıyor sigarasını. Mesaisinden çıkmış bir ebeveyn edasıyla, arkasından gelen öğretmeni mi, sınıf arkadaşı mı bakmadan.

            Yaşı olsa, olsa on beş, bilemedin on altı.

Ne zorun varda çakmağı yakmaya uğraşırsın. Ne zorun varda beş dakikalık teneffüste bir çay içmek, bir elma yemek yerine o zehri içine çekersin. 

Yılların tiryakileri bile oturarak rahat, rahat içmek ister sigarasını, sen ne diye o pespembe ciğerlerini siyaha boyarsın. Tam gelişme döneminde, zekânın tavan yapma çağında bu zehirle kendini neden mahvedersin?

            Medeniyet mi bu sigara?

Büyüklük hormonu mu bu sigara?

Derslerde yardımcı olan bir bitki mi bu sigara?

Anne ve babanın verdiği üç kuruş harçlığı kapı önünde tüttürmeye, okul çıkışında sokaklarda bu küçücük yaşında duman dumana gitmeye ne derler sizin memlekette?

            Çok basit bir şey gibi düşünenleriniz olabilir okurlar.

Hayır, çok kötü bir şey bu anlattığım. İstikbalimizin bel kemiği gençlerimizin bunu yapmaları çok vahim.

Bu kadar bilinçlendirilirken gençlerimiz, niye yılların köhneleşmiş alışkanlıklarına sarılırlar.