TÜRK OKÇULARI

Tarihî kaynakların belirttiğine göre; Türk okları, kalkan, zırh ve hatta demir miğferleri bile delip geçebiliyordu. Bizans imparatoru I. Aleksios’un kızı, tarihçi Anna Komnena, (Alexiad, s.488) kitabında Türk oklarının bu gücünü şöyle anlatır: “Bir Türk, kovalamaya geçmişse, düşmanını, ok atmakla haklar; kendisi kovalanıyorsa, okları sayesinde üstün gelir. Bir ok fırlatır ve ok uçarak ya at’a ya atlıya saplanır. Ok, yayın çok güçlü bir elle gerilmesinden sonra atılmışsa, gövdeyi bir yandan ötekine delip geçer. Türkler, gerçekten çok usta okçulardır...”
Oğuz Ünal (Malazgirt 1071 Sf: 239-240)
EN BÜYÜK
 Barış Manço Danimarka’ya konser için gider. Konser sonrası başkent Kopenhag'da dolaşırken birkaç Kral heykeli görür. Yanındaki Danimarkalı rehbere sorar:
- Bunlar kim?
- Bunlar bizim krallarımız.
Bunun üzerine Barış Manço
- Kazandıkları savaş var mı?
- Hayır yok.
- Peki, o zaman niye heykellerini diktiniz?
- Ne olursa olsun onlar bizim atalarımız.

Barış Manço buna çok üzülür ve şöyle der:
- Biliyor musunuz? Biz Türk milleti tarihin en büyük Hakanlarına ve Padişahlarına sahibiz. Ne yazık ki, halkımızın bir bölümü bu muhteşem insanlara düşman olmuş durumdalar.

/////

OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU

Yüzyıllarca dünyanın en büyük ve en güçlü devleti olan Osmanlı İmparatorluğu'nun temelinin 27 Ocak 1299’da atıldığı kabul edilir. Sultan Osman'ın babası Ertuğrul Gâzi, Selçuklulara büyük hizmetlerde bulunduğu için, Bizans sınırındaki Söğüt ve Domaniç’e uç (sınır) beyi olmuştu. Onun oğlu Osman Bey, bu topraklarda Osmanlı Devleti’ni kurdu.
Osman Bey’e, kayınpederi İslâm âlimi Şeyh Edebâlî hazretlerinin, 700 yıl kadar önce söylediği sözler, hiç eskimedi:

“Ey Oğul! İnsanlar vardır şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun! Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın, ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulur gidersin.
Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Dâima sabırlı, sebatlı ve iradene sâhip olasın! Ananı, atanı say; bereket büyüklerle beraberdir. 
Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol, her sözü üstüne alma! Gördün söyleme, bildin bilme! Sevildiğin yere sık gidip gelme! Kalkar muhabbetin itibar olmaz. Üç kişiye acı:
• Câhiller arasındaki âlime,
• Zenginken fakir düşene,
• Hatırlı iken itibarını kaybedene.
Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğunda mücadeleden korkma!
Ey Oğul! Beysin!
¥ Bundan sonra öfke bize; uysallık sana! 
¥ Güceniklik bize; gönül almak sana! 
¥ Suçlamak bize; katlanmak sana! 
¥ Acizlik bize; yanılgı bize; hoş görmek sana! 
¥ Geçimsizlikler, çatışmalar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana!
¥ Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlamak sana! 
¥ Ey Oğul! Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana! 
¥ Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek sana!
Ey Oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz!  Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın! 
Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıl’a bağlı. 
Allahü teâlâ yardımcın olsun!..”