TURGUT ÖZAL

1927 yılında Malatya’da doğan Turgut Özal, birçok devlet kuruluşunda çalıştı. 1983’de yapılan genel seçimleri ANAP’ın kazanması sonunda, Başbakanlığa getirildi ve 31 Ekim 1989 tarihinde Cumhurbaşkanlığına seçildi. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 17 Nisan 1993’te kalp krizi neticesinde vefat etti. Cenaze namazı, önce Ankara Kocatepe Camii’nde kılındıktan sonra, 22 Nisan Perşembe günü de İstanbul, Fatih Camii’nde kılındı. Menderes’in Anıt Mezarı’nın yanında yapılan kabre defnedildi. Cenazesine 1 milyondan fazla bir kalabalık katıldı. Kabri, 17 Nisan 1998’de Anıtmezar hâline getirildi. 2013 yılında otopsi için açılan kabrinde, cesedinin çürümediği görülmüştür.

AZERBAYCAN ANISI

Özal Cumhurbaşkanı iken Azerbaycan’a gitti. Uçak indiğinde Bakü Havaalanı’nda ciddi bir kalabalık vardı. Soydaşlar oradaydı. Türk heyeti ile soydaşlar arasında sarılıp kucaklaşmalar oluyordu. Gözyaşları “Hoş gelmişsen” çığlıklarına karışıyordu. Halk sokağa çıkmış, yol boyunca Özal’ın arabasını alkışlıyordu. Ertesi gün Özal, Özel Kalem Müdürü Feyzi İşbaşaran’ı çağırıp zarfı gösterdi ve şöyle dedi: - Elçibey’in yerini öğrendik. Şu zarfta 50 bin dolar var. Bunu ona götüreceksiniz. Benim de selâmımı söyleyeceksiniz. - Ama efendim. KGB takipte. Bu parayla bizi yakalarlarsa, hele Elçibey’e götürdüğüm anlaşılırsa ne olur? - Ne olacak, siz de onunla kalırsınız o olur. Türk heyeti, bir apartmanın önünde durdu. İşbaşaran elinde zarfla apartmana girdi. Birkaç kat aşağıya bodrum katına indi. Kapıyı çaldı. Saçı sakalı birbirine karışmış bir adam kapıyı açtı. Ebulfeyz Elçibey... Şaşkındı. - Beni Turgut Özal gönderdi, bir emanetiniz var. Elçibey onun üzerine atıldı. Sarıldı, kucakladı. “Turgut Abi burada mı?” diye hüngür hüngür ağlıyordu. İşbaşaran da ağlamaya başladı. Ve zarfı bırakıp oradan ayrıldı. Elçibey arkasından bağırıyordu: “Ağabeyime sarıl!.. Kucakla benim için!..”

/////
Dünyanın En Komik İş Kazası

Ayrıntılı Rapor

 Bir duvarcı ustasının şantiyede başına gelen kaza ile ilgili şefine yazdığı mektup: Sayın şantiye şefim; İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur. Bildiğiniz gibi ben bir duvar ustasıyım. İnşaatın altıncı katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı. Yaklaşık 250 kg kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu.

Aşağı indim, bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım ve ardından altıncı kata çıktım. İpi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya saldım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili altıncı kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havalarda buldum. Nasıl bulmayayım? Ben yaklaşık 70 kiloyum. 250 kilogramlık varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akıl edemedim. Ben yukarı çıkarken yolun yarısında, aşağı inmekte olan tuğla dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın kırıldığını hissettim. Tam yukarı çıkınca, iki parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı; Parmaklarım da bu sırada kırıldı. Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince, bu sefer ben aşağı inmeye varil ise yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık! Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Yere inince can havli ile ipi bırakmayı akıl ettim. Bu sefer de başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin süratle üzerime geldiğini gördüm! Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım.