TRAFİKTE KAVGA BİTMİYOR

Trafikte selektör yapma nedeniyle çıkan kavgada taraflardan biri elindeki keserle araçtan iniyor bir anlık öfke ile karşı taraftan birine vuruyor. Keserle yaralanan kişi 8 saat sonra vefat ediyor. Keserle vuran kişi de 13 sene ceza alıyor.
13 yıl sonra cezaevinden çıkan kişi şunları söylüyor: -O gün tartışmaya girmeseydim, yoluma devam etseydim keşke. 13 senem bir hiç yüzünden dört duvar arasında geçti. Ailemi, eşimi ve çocuklarımı sefalete mahkûm ettim. Şu anda iş bulamıyorum. Özgürlüğünüze mal olacak şeylerden uzak durun. Hata yapan yapsın, siz yapmayın. Sizle trafik kültürü düzelmez. Trafikte her gün adam dövseniz günde en az 10 kişiyi dövmeniz gerekir. Bir trafik kavgasında belki de ölen taraf siz olursunuz. Bırakın kavgayı ve bir sorun varsa hukuki yollara başvurun…
TRAFİK TAVSİYELERİ
Trafikte kimseyle kavga etmeyin kendinizi ve ailenizi düşünün. Özellikle biriyle tartışmanız zorunlu hale gelse bile tartışmayın ve yolunuza devam edin. Eğer gerçekten hatalı olduğunuzu düşünüyorsanız ilk anda mutlaka özür dileyin. Karşı taraf üstelemeye ve ses yükseltmeye devam ederse siz sessizliğinizi bozmayın.  Öyle parlayı vermenin, sinirlenmenin bir anlamı yok. Sonuçta trafiktir bu ve herkes yeri geldiğinde hata yapıyor. Biraz aşağıdan almak gerekir. Olaylar büyüyorsa, kimse ile muhatap olmayın gerekirse aracınızın kapılarını kilitleyin polisi arayın. Kısacık olan ömrümüzü boş yere daha da kısaltmayalım.

/////

NERELİSİN?

Nerelisin? Hangi köydensin? Nerede okudun? Memleket nere? Bu soruları sık sık duyarız. Şimdilerde şehrimizde kime sorsak Balıkesirli. Biraz konuşunca başka bir ilden gelmişler ama o burada doğmuş. İnsanlar bilindiği gibi tercihleri dışında doğarlar. Nereli oldukları anne ve babanın yaşadığı yere bağlıdır.

Çoğu zaman insanların memleketleri çok karışıktır. Ben Sivas doğumluyum. Babamın işi nedeniyle çok gezdik. İlkokulu Manisa'da, Ortaokulu İzmir’de, Liseyi Çanakkale’de okudum. Üniversiteye Ankara’da gittim. Asıl memleketim Sivas olsa da Sivas’ta kimsemiz yok, orada gidecek yerimiz de yok. Bizde bir merak var. Acaba! nereli? Merakı… Nereli olursa olsun, sonuçta bu ülkenin insanı değil mi?

İlk kez girdiğimiz ortamlarda, yeni tanıştığımız insanlarla yaşanan ve bir çeşit klişe muhabbet köken diyaloğudur. Bizler doğduğumuz, büyüdüğümüz, yaşadığımız ve hatta gidip gördüğümüz şehirlerin izlerini taşırız benliğimizde ve belleğimizde. İster istemez şekillendirir kimliğimizi, dönüştürür kişiliğimizi. Yeni tanıyan birisi için tipik şuralı oluveririz bazen.

Ancak; İstanbul gibi kozmopolit ve kendi başına bir ülke demografisine sahip bir şehirde eskilerde olduğu gibi bir İstanbullu olmak kavramı giderek kaybolmaktadır. Artık, ilçeler hatta semtler ile anılıyor insanlar. Örneğin: Bandırmalıyız diyorlar ve Balıkesirli olmayı bir türlü kabul etmiyorlar. Bazı Balıkesirli gençler nerelisin? Dediğinizde Sakarya Mahallesindenim diyor. Bandırmalı olmak, Sakarya Mahallesinden olmak artık kimlik yerine geçebiliyor.

Sahi nereliyiz biz? Ata toprağı mı, anayurdu mu? Doğduğumuz yer mi, büyüdüğümüz il mi? Çalıştığımız şehir mi, kalıcı olarak yerleştiğimiz vilayet mi?  Hangi şehri benimsiyor ve hangi şehri “benim şehrim” olarak görüyorsanız oralısınız aslında ve sabah uyanmak istediğiniz şehir sizindir.