TOKYO’YU GİYDİK

Pandemi nedeniyle bir yıl gecikmeli başlayan Olimpiyat Oyunları göz açıp kapayıncaya kadar bitti.
Türkiye, mutlu döndü.
Tarihimizde en çok altın madalya aldığımız olimpiyat olmasa da toplamda en çok madalya aldığımız oyunlar oldu.
Hepimiz sporcularımızla bir olduk, gurur duyduk, gurur dolduk, göğsümüz kabardı, sevinçten ağladık.
Toplamda 13 madalya ile döndüğümüz 2020 Tokyo’da 2 altın, 2 gümüş, 9 bronz aldık.
Birçok ilk yaşadık.
Bununla beraber son anda kaçan altınlarla büyük hayal kırıklıkları da yaşadık.
Hiç kürsüye çıkamadığımız branşlarda da sporcularımızın gösterdiği mücadele; hepimize, “iyi yoldayız, bekle bizi 2024” dedirtti.
Ancak üzücü notlar da düştü tarihe…
2020 yılına gelmemize rağmen  spor kültürünü tam anlamıyla oluşturamadığımız, oturtamadığımız ortaya çıktı.
Bir kısım sapkın bakışların, kadın sporcuları, sadece “cinsel meta” olarak gördükleri yetmiyormuş gibi belli kesimlerce hedef gösterildi sporcularımız.
Hatta ve hatta Türkiye’de belli bir konuma gelmiş, iş insanı olarak ticari hayatta marka yaratmış kişilerin bile ne kadar küçülebildiğini gördük.
Bu kafalar 19 Mayıs’ta  orta öğrenim öğrencilerine de bulaşmışlardı, ilk öğretimdeki kız çocuklarına da!
Ki biliyoruz; cehaletle beslenen bu sapkın kafalar hep vardı ve eğitimle filizlenmediğimiz sürece maalesef bu topraklarda 2100 yılına gelsek de aynı saldırılar hep sürecek.
Bununla beraber;  aklı sadece uçkurunda olan bu kesimlere en güzel cevabı zaten sporcularımız verdi, veriyor, verecek.
Spor, evrenseldir.
Sporda spordan başka bir şeye bakılmaz.
Türkiye’de sık sık sporcular ve sporcu giysileri üzerinden yaratılmaya çalışılan gerginlik tamamen yapaydır, amaçları bellidir.
Ne hazin ki boşa kürek çektiklerini, Türkiye’nin Atatürk ışığından dönmesinin mümkün olmadığını hala kabul edebilmiş ve görebilmiş değiller!
O güruhu kendi karanlık dehlizlerinde bırakalım… Sporcularımıza dönelim tekrar:
Türkiye, Mete Gazoz ile, Busenaz Sürmeneli ile birincilik kürsüsüne çıkarken Eray Şamdan ve Buse Naz Çakıroğlu ile gümüşe uzandı.
Ata sporumuz güreş ise şaşırdığımız branşların en başında geliyordu.
Rıza Kayaalp, Taha Akgül ve Yasemin Adar yüzümüzü güldürdü ancak bu dalda sadece 3 bronz almış olduk.
Güreşte özellikle erkek sporcularımızın final aşamasına bir kez olsun gelememesi düşündürücüydü.
Velhasıl seyircisiz ve pek de heyecan hissettirmeyen Tokyo 2020 bitti.
Artık Türkiye’nin hedefi bir sonraki olimpiyat oyunlarında hem daha çok madalya almak hem de daha çok altına uzanmak olmalı.
Altını sürekli çiziyoruz, Türkiye’de şu an “liyakat”ın geçerli olduğu birkaç alandan biridir spor…
Uluslararası müsabakalara kimseyi öylece sokamazsınız…
Torpil işlemez.
Sadece çalışmak ve azim gerektirir Türkiye’yi ulusal bazda temsil edebilme onuru.
Tüm sporcularımızın emeklerine sağlık diyoruz.
Hepsini gönülden kutluyoruz.
En güzeli milyonlarca gence örnek oldular…
Asıl başarı ve geleceğe yatırım da bu olmadı mı zaten? 
2020 Olimpiyatları 2021’de bitti.
Tokyo’yu giydik, yurda mutlu döndük.