TIRAŞ
Baltacı Mehmet Paşa, Rus Savaşındaki başarısızlığı dolayısıyla hapsedilmişti. Sürgün edildiği yerde perişan vaziyette yaşar ve saçı sakalı çok uzadığı halde kendine bakmazmış. Paşayı ziyaret eden bir dostu sitem eder ve şöyle der: - Canım Paşam, berberi çağırıp bir tıraş olsanız! Nedir bu haliniz?
Hayatının bağışlanacağına inanmayan Paşa ümitsizce cevap verir: - Kafa bizim olsunda üstat, tıraş olması kolay.
BALTACI MEHMET PAŞA
Sadrazamlıktan azledilmesinden sonra Baltacı Mehmet Paşa kalebentlikle Midilli adasına sürülmüş ve ardından da Temmuz 1712'de Limni adasına sürgüne gönderilmiştir. Eylül 1712'de Limni adasında hayatını kaybeden Baltacı, vefat ettiğinde yaşı elliyi biraz geçmişti. Mezarı "Niyaz-ı Mısrî'nin gömülü bulunduğu mezarlıktadır.
Diğer taraftan Baltacı Mehmet Paşa ile Çariçe Katerina arasında bir tür ilişki kurulduğuna dair zaman içinde geniş kapsamlı söylentiler, tartışmalar ve literatür oluşmuşsa da bunun doğru olmadığı Ahmet Akgündüz tarafından yapılan Rus ve Osmanlı kronikleri incelemelerinde belgelenmiştir. Akgündüz'e göre, Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa ile Çariçe Katerina'nın olay sırasında karşı karşıya geldiği gibi bir durumun söz konusu olmadığı gibi hatta Katerina'nın o sırada oralarda olduğunu gösteren bir kaynak da mevcut değildir.
KALEBENT: Suçluların bir kale sınırları içinde hapsedilmesi anlamına gelmektedir. Osmanlıda uygulanan kalebentlik cezası, suçluların surlarla çevrili kaleden dışarı çıkmamaları sebebiyle hem hapis hem de kendi memleketlerinden uzak şehirlerin kalelerinde bulunmaları yönüyle de bir çeşit sürgün cezasıdır.
Sicill-i Osmani'de Baltacı Mehmet Paşa şöyle değerlendirilir: Akıllı, tedbirli, cesur, vakur, bunun yanında düzenbaz, gaddardı.
Osmanlılar Ansiklopedisi'nde ise şu değerlendirme yapılmaktadır: Mizaç bakımından hırslı ve devlet işlerinde entrikaya meyilli, fazla kabiliyeti olmayan bir kimseydi.
/////
YAŞAMA SEVİNCİ
İnsanoğlu bazen yaşama sevincini kaybeder. Konuşmaktan, düşünmekten, irdelemekten, çözmekten, umutlarından vazgeçer. Savaşmayı bırakır. Aklını başına toplayıp kendini daha iyi hissetmekten vazgeçer. Kendi için v e ailesi için çabalamaktan vazgeçer. Kitap okumaktan, müzik dinlemekten, dizi seyretmekten vazgeçer. Çok sevdiği şeyleri terk eder kısacası. Hayat devam ederken yaşama sevincini kaybetmek o kadar kolay olmamalı. İnsan kendisi için yaşamalıdır. Etrafındaki insanlar için değil. Sizin yaşamınızı çevredeki insanlar değil kendiniz belirlemelisiniz.
Bazen kötü bir süreç geçirebiliriz. Mutsuz olabiliriz, ancak yaşama sevincimizi hiç bin zaman kaybetmemeliyiz. Her şeye rağmen hayatın içinde olmak, mücadele etmek gerekir. Bazen bir sahilde, bazen ormanda yürümek ve bundan zevk almak gerekir. Yaşadığımız sürece sorunlar bitmez. Sorun ne ise ve bize ne iyi gelmiyorsa bu durumu çıkarın hayatınızdan.
Yaşama sevincini o kadar uzaklar da aranmamalıdır. Eğer dışarıda yağan yağmurun sesini duyuyor, acıktığınız da bir şeyler yiyebiliyor, susadığınız da bir bardak su içebiliyor ve hayatınızda sizi seven birilerinin gözlerinde size olan sevgiyi görebiliyorsanız yaşama dört elle sarılın lütfen.
Yorum yapın