TARIM ÖLDÜMÜ ÖLDÜRÜLDÜMÜ

Son iki aydan bu yana ülkenin içinde bulunduğu çıkmazları konuşurken çarşıp pazar fiyatları dengesiz gelen zamlar eriyip giden asgari ücret el yakan patlıcan yanına yanaşamadığımız petrol istasyonları. 
Tüm bunları düşünürken bana göre ülkenin tüm kurtuluşunu sağlayacak tarımı  kimse kale almıyor. 
Tarım Bakanı Pakdemirli her fırsatta ben pilotum diyor ancak yapamadığı tek şey tarımı uçuramadığıdır bunu sadece ben görmüyorum bakanı iş başına getirenler de görüyor ama bir şey yapmıyor. Sormak isterim sizce de düşündürücü değil mi? insanların karnı doymadan hiçbir iş yapamaz hatta düşünemez mağaralarda yaşayan ilk insanlar bile tekerleği keşfetmeye çalışırken önce karnını doyuruyor. Tarım olmadan sanayi olmaz, savaş olmaz kısacası karnınız açsa hiçbir şey olmaz. 
O halde bu konuda kısa bir hesap yapalım. Eskiden kendi kendine yeten ülkeler arasında yer alırken şimdi niye Rusya’dan buğday alıyoruz, eskiden kara sabanla elle saçarak buğday ekiyorduk biz bize yetiyorduk. 
Şimdi nüfusumuz arttı diyebilirsiniz ancak kara saban yerine traktör var daha çok ekme imkanımız var  ancak ekilmiyor neden  mazot pahalı  gübre pahalı  zirai ilaç pahalı. 
Tamam güzelde tohum ekim mevsiminde çiftçiye mazotu ucuz ver gübreyi sen temin et, kaç dekar ektiyse oka dar gübre ver bunları yapmak çok zor olmasa gerek en azından uçak kullanmadan daha kolaydır insanların karnı aç aç.
Allah korusun hani derler ya aç köpek fırın deler bunun yanı sıra başka bir şey daha söylerler aç ayı oynamaz derler. 
Tarımla ilgili yazmaya karar verdiğimde biraz araştırma yapmayı uygun gördüm ve şu bilgilere ulaştım.
Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler dergisinin 2017, tarihli sayısının 15’inci cildi 3,49 sayfalarında şu bilgileri bulabilirsiniz. 
Birinci Dünya Savaşı döneminde zorlu şartlar ve tarımsal verimlerin düşmesi nedeniyle hükümet tarafından 1899 yılında mükellefiyeti Ziraiye kanunu  yürürlüğe sokmuştur. Bu kanun çerçevesinde  Manisa’nın, Akhisar  ilçesinde  Yahudi Kolonizasyonu Derneği  JCA tarafından  açılan or Yehudi çiftliğini kurdular  çiftlikte yetiştirilen ürünler yöneticiler tarafından askeri ve sivil otoritelere veriliyordu diyorlar kısacası 1800’lü yıllarda tarıma çareler aranırken bugün  Kanada’dan,  Hollanda dan, Bulgaristan’dan, Sırbistan’dan,  Rusya’dan,   Çin’den daha bir çok ülkeden  gıda ürünleri  tarım ürünleri alıp halkına ne olduğu  nasıl üretildiği bilinmeyen şeyleri bunları alın yiyin diyorsanız tarımın hasıl  ayağa kalkacağını ve köylünün toprağıyla  yeniden barışmasını sağlamayı düşünmediğiniz müddetçe tarım  ölmedi öldürüldü dememizde sakınca yok.