TARIM ALANLARINA DİKKAT

Tarım alanları çok hoyratça kullanılıyor. Şöyle geçmişe baktığımızda yerleşim yerleri ya bir dağın eteğine kurulmuştur. Ya da bir Küçük tepeye kurulmuştur. Tarım arazisi olan yerler korunmuştur. Fakat bugüne geldiğimizde inşaat şirketlerinin maliyeti yükselmesin diye. Düz ovalara inşaat ruhsatı veriliyor. Tarım alanı daraltılıyor. Devlet organize sanayi bölgesi yapıyor. Tarım alanına tesisi kuruyor. Bilhassa devletin tarım alanlarını koruması gerekirken. Önderliği devlet kendisi yapıyor. Ve devlet tarım alanlarına imar izni vermemesi gerekir. Organize sanayi bölgesi mi yapacaksın? Yerleşim bölgesinin burnunun dibine yapılmasına gerek yok. Yerleşim yerine uzak olsun. Fakat tarım alanı olmasın. Haberlerde görüyoruz yem yeşil güzelim araziye inşaat makineleri gelip dayanıyor. Demokratik bir ülkede yaşıyorsak. Ve adaletin var olduğuna inandığımız bir ülke isek. Arazi sahipleri inşaatı durdurmak için yaptıkları müracaatın neticesi gelene kadar beklenmesi gerekir. Arazi sahipleri inşaatı durdurmak için yaptıkları müracaat kabul ediliyor. Gel gelelim dinleyen yok. Arazi sahipleri direnince emniyet güçleri geliyor. Arazi sahiplerine polis müdahale ediyor. Yetkili makamın inşaatın durdurulmasına verdiği karar dinlenilmiyor. Orada bulunan emniyet güçleri yetkili makamın verdiği karara riayet etmesi gerekirken. İnşaatı yapacak olanın yanında yer alıyor. Bana kalırsa bunlar danışıklı döğüş gibi geliyor. Böyle devam edecek olursak zaten daralan tarım alnımız. Tamamen daralacaktır. İktidar tarıma hiç önem vermiyor. Tarım alanlarını korumuyor ki destek versin. Bir ülkenin ekonomisine tarımdan destek gelmezse o ülke kalkınamaz. 2002’den önce tarımdan ekonomiye destek geliyordu. Ve dünyada kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biri idik. Ne oldu da bu durma geldik. 2002 de iktidar olan AKP ye Amerika tarımda çalışan nüfusunuzun oranını %15şe düşürün de. Tarımda çalışan nüfusumuz %’38 idi. Öyle bir düşürdüler ki? tütün ile ilgili hiçbir şey bırakmadılar. Tütün işçisi diye bir işçi gurubu kalmadı. Pancara kota koydular millet pancarı kendi ihtiyacı kadar ekmeye başladı. Şeker fabrikaları satıldı. Tarımda çalışanlarımızın oranı %’6-7’lere düştü. Böylelikle tarımda çalışan işçi oranı düştü. Böylelikle tarım alanları boş kaldı. Millet tarımdan koparıldı. Şu iki senedir. Tarım girdilerine zam üzerine zam yapıldı. Billah’sa üreticinin kullandığı Mazota çok zam yapıldı. Benzin pahalı mazot ucuz iken. Tam tersi oldu. Mazot benzini geçti. Şimdi tarımda çalışan %’6-7 nüfusu dahi koruyamıyoruz. Köylüyü ve çiftçiyi tarımdan kopardık. Allah var köylüler ve çiftçiler çok direndiler. Tarım bakanı ile görüşmek için Ankara ya geldiler. Ankara ya sokulmadılar. Tarım bakanı köylülerle buluşmadı. Bu zamlar yüzünden köylü ve çiftçilerin bazıları tarımdan koptu. Kendi ihtiyacı kadar etmeye başladı. Artık ekonomiye tarımdan destek gelmediği gibi. Köylü ve çiftçi desteğe muhtaç kaldı. Desten olmadığı içinde. Girdilerine devamlı zam yapılınca. Tarım üretimi dibe vurdu. Çok çiftçi ve köylü ancak kendi ihtiyacı kadar ekmeyi tercih etmeye başladılar. 2023 senesi çok sıkıntılı geçecek. Havaların kurak gitmesi tarımı etkileyecektir. Şayet köylüye ve çiftçiye destek verilmez ise. Yağışta olmazsa yandığımız gündür. Allah yardımcımız olsun. Saygılarımla.

Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

02 – 11 – 2022 Mustafa KOÇAL