SİNA ÇÖLÜ ve YAVUZ SULTAN SELİM

Yavuz Sultan Selim Han, İslamiyet’i tek bir bayrak altında toplamak gayesi ile çıkmış olduğu Mısır seferi sırasında, daha önceleri Cengiz ve Timur’un geçemeyip defalarca gidip geri döndükleri korkunç Tih (Sina) çölünü mucizevî bir şekilde on üç günde geçmiştir. Dünya tarihinde ordusuyla beraber Sina Çölünü geçen iki hükümdar vardır. Birisi MÖ 525 senesinde İran Şahı Kambiz, diğeri ise, yine M.Ö. Makedonya Kralı İskender’dir.
Yavuz Sultan Selim bu imkânsız işi hiçbir kayıp vermeden ve herhangi bir ikmal sıkıntısı çekmeden on üç gün gibi kısa bir zamanda başarmıştır. Büyük bir askerî deha sayılan Napolyon bile Yavuz’dan üç yüz yıl sonra bu işi başaramamış ve Fransız askerleri susuzluktan çıldırarak birbirlerini vurmuşlardır. Birinci Cihan Harbi’nde yeni tekniğin verdiği imkânlar ve tanklarla bile bu çöl, ancak on bir günde geçilebilmiştir.
Gazze ile Mısır toprakları arasında Tih, Sina ve Katya adlarıyla anılan üç büyük çöl vardı ve bu çöller geçilmeden Mısır'a karadan gelmek mümkün değildi. Bu amansız çöl gündüz sanki bir cehennem, gece ise âdeta bir buz diyarı idi. +50 ile -20 derece arasında değişen bir iklime sahipti.
Sina Çölü sanki kumdan bir denizdi. Yavuz’un inanılmaz azmi ve kesin kararı ile çöle girildi.
YAVUZ SULTAN SELİM ATINDAN NEDEN İNDİ?
Bir müddet sonra Yavuz Sultan Selim atından indi ve askerinin önünde mütevazı bir şekilde iki büklüm olarak yürümeğe başladı.
Askerî erkân hayret ve şaşkınlık içindeydi. “Atların bile kanının kaynadığı ve çok zor gittiği bu çölde, sultan acaba niçin atından inip yürümeye başladı?” diye kendi aralarında konuşmaya başladılar. Askerler de atlarından inip yürümeye başladılar. Paşalar, Yavuz Selim Han’ın can ciğer arkadaşı olan Hasan Can’a; “Hünkâr’a sorsanız, acep bu ne iştir?” dediler. Hasan Can Yavuz Selim’e merakla “niçin atından inip yürüdüğünü” sorunca Yavuz şöyle der: ”Görmüyor musun Hasan, önümüzde Allah (c.c)’in Resulü Hz.Muhammed (S.A.V.) yürüyor. O âlemler sultanı yaya yürürken biz nasıl at üstünde olabiliriz.”
İşte Hz. Peygamber’e (sav.) bu büyük muhabbetin ve benzersiz hürmetin bir bereketidir ki, Yavuz ve askerleri o korkunç Sina Çölü’nü bir bulutun altında Allah’ın inayeti ve Resul-i Ekrem’in (sav.) ruhaniyetiyle on üç günde geçmiş ve Mısır’ı fethetmişlerdir.
Bu amansız çöl geçilirken daha önce hazırlanan binlerce deve, su kırbaları ve erzakla yüklenmiş, böylece asker su ve erzak sıkıntısı çekmemiştir. Ayrıca, çölü geçiş sırasında Cenab-ı Hakk’ın büyük bir inayeti olarak senelerden beri yağmur yüzü görmeyen bu çöle yağmurun yağması orduyu rahatlatmış ve ruhlara yeni bir hayat bahşetmiştir.