SEVİMSİZ EYLÜL
Eylül 12 ayın bir tanesi tüm mevsimlerin kendine has güzellikleri var olduğunu biliyorum ancak nedense Eylül ayını sevmedim sevemedim. Bunun nedenlerini araştırmaya çalıştım çok önemli şeyler bulamadım, ancak sevmediğim Eylülü haksız çıkarmak için kurguladığım bazı konulara değinmek istiyorum bakalım sizlere de mantıklı gelecek mi? Türkiye ve Avrupa’nın tanıdığı Şarkıcı, Besteci, Söz yazarı, Oyuncu , ve Şair Sanat Güneşi Zeki Müren’in 24 Eylül 1996 yılında yaşama veda edişi beni gerçekten çok üzmüştür. Sadece Zeki Müren’i kaybetmedik müzik dünyasının çok değerli bir sanatçısı Neşet Ertaş’ı da Eylül ayında kaybettik. 25 Eylül 2012 tarihinde tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu Neşet Ertaş. Bu iki dev sanatçı ülkem adına çok önemli işler yaptı. Sanatçıyım diye piyasada caka satan bazı kişiler bu iki dev sanatçının yanında gölge bile olamazlar. Sanat Güneşi Zeki Müren çok küçük de olsa Balıkesir’e bir eser yaptırdı aylar önce bir köşe yazımda konuyu işlemiştim. Kepsut'un Ahmet Ölen köyüne ilkokul yaptırmıştı. Bu konuyu yeniden yazmamın gereksiz olduğunu düşünerek asıl meseleye değinmek istiyorum. Zeki Müren doğduğu ile Bursa’ya Güzel Sanatlar Lisesi yaptırdı ancak lise yaptırmak da sanatçı için küçük bir şeydi. Bu ülkede kazandıklarımı bu ülkeye bırakmak istiyorum diyerek ölümünden 3 ay önce tüm mal varlığını nakit, tahvil ve gayrimenkullerini eşit olarak iki vakfa bağışladı. Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Mehmetçik Vakfı'na bağışladı. Bu güzel davranış bile Eylül ayını sevmemi sağlayamadı. Zira bu ayda çok sevdiğim gerçek müzik emekçisi Neşet Ertaş’ı kaybettik. Ertaş çektiği büyük çilelere sazı ve sözüyle göğüs gererek ayakta kalmış, zor günler geçirmesine rağmen hiç kimseden bir şey istememiş ve kendi dertlerini bestelere dökmüş ünü yurt dışına ulaştığında dönemin Cumhur Başkanı Süleyman Demirel tarafından Devlet sanatçısı unvanı verilmek istense de ben halkımın sanatçısıyım ve öyle kalmak istiyorum diyerek bu teklifi kibarca geri çevirmiş. Ancak hepimiz bu devletin sanatçısıyız demekle yetinen Ertaş Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstün hizmet ödülünü kabul etmiş ve halk tarafından büyük taktir toplamış. 2011 Nisanında İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı tarafından Fahri Doktora ödülüne layık görülerek bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarda ders olarak okutuldu ve hayatı kitap yapıldı. Böyle büyük ve değerli bir sanatçımızın ölümüdür Eylül. Bunlar benim için üzücü olduğu kadar güzel yanları da olan unutulmazlar, hele hele Eylülün hiç unutulmaz şu olayı da paylaşınca sizler ne diyeceksiniz çok ama çok merak ediyorum. Yazımda konu aldığım iki dev sanatçının yaptıklarını aktarmaya müzik yaşamları günahları sevapları ve yaptıkları kısacası yaşamları asıl meseleye gelirsek bir dönem durmadan şişirilen halkın prensi denilen filimler çevirtilerek göklere çıkarılan ses sanatçısı Ahmet Özhan Cerrahi Tarikatının Şeyhi olmuş. Cerrahi Tarikatı Şeyhi Ömer Tuğrul İnançer'in ölümünün ardından Özhan yeni şeyhi oldu. 5 Eylül günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ında katıldığı cenaze töreninin ardından toprağa verilen İnançer'in yerine Özhan yeni tarikat Şeyhi oldu. Bakın işte bu da Eylül'de oldu, Sevimsiz Eylül. Kalın Sağlıcakla.
Yorum yapın