SEVGİNİN SINAVI OLUR MU?

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine, "Sevginin sadece sözünü edenlerle, Onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?". "Bakın göstereyim..." demiş ermiş.
Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine derken, tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş. Arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş: "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz." diye de bir şart koşmuş.
"Peki..." demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş. "Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun" deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki arkadaşına uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
"İşte..." demiş ermiş: "Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim arkadaşını düşünür de doyurursa, o da arkadaşı tarafından doyurulacaktır.
Şüphesiz, hayat pazarında daima sevgiyi paylaşanlar kazançtadır. Evet, bazıları sadece dili ile sevgiden bahseder bazıları gönülleri ile yaşar sevgiyi. 
/////

KİMLEDENSİN BAKAM!

Bizim memlekette önemli bir durumdur bu. Durak, hastane, postane vb. hiç fark etmez. Biri ile karşılaştığında hemen sorar. Kimledensin bakam? Bu durum tüm ülkede farklı şekilde uygulanmaktadır. Bence bu durum sadece Türklere mahsus.  Evlimi sin? Çocuk var mı? Neden İzmir’e gidiyorsun? Devam eder gider sorular. Öyle bir duruma girersin ki, cevap vermek zorunda kalırsın. 
ÖRNEKLER
1-Geçen yaz İstanbul'dan arkadaşım ziyaretime gelmişti. Birlikte gezip eğlendikten sonra bir arkadaşın işyerine uğrayıp bir kahve içelim dedik. Arkadaş işyerinde yokmuş. Yanında çalışalar buyur etti çaylarımızı yudumlarken orada çalışanlardan biri arkadaşımın memleketini sordu.
- Nerelisin sen Vedat? Esmersin de merak ettim!
+Niğdeliyim.
- Aa, olsun be canım hepimiz insanız…
+ ???
2- Nerelisin? Bu, özellikle taksi şoförüne sorulan sorudur. Şöyle de bir anım vardır . New York City'de gece yarısı taksiye binilir yol uzundur vakit geçsin muhabbet olsun diye nerelisiniz diye sorduğum taksi şoförü Türk müsün? sen diye cevap vererek beni şok etmiştir.
3- Belli bir süre farklı kaynaklardan bu soruya maruz kalınca, insan kendini taksiciye tamirciye esnafa falan aynısını sorarken bulabiliyor. Geçen geveze bir taksiciye denk geldim, anlattıkça anlatıyor. Bir ara hemşerim memleket nire diye sordum. Afyon'luyum dedi. Ardından sessizlik. Adam bir yorum bekliyor ama Afyon'a dair bilgim Sakarya Meydan Muharebesi, Özdilek Tesisleri ve Emirdağ'lıların Belçika'yı ele geçirdiği efsanesi ile sınırlı. Sonra düşündüm de ben bunu niye sordum diye. Cevap yok. En azından taksiciyi bir süre susturmuş oldum o ayrı.
Nerelesin? Kimledensin Bakam? Gibi kelimeler, cümleler aslında seninle muhabbet isteyen kişilerin sorduğu sorulardır. Bu durum sadece bizim ülkemize özel diye yurt dışında yaşamış bazı kişilere sordum. ABD’de yıllardır berin yaşayan İsmet abi aynen şöyle dedi: ABD’de durum farklı değil. Sizi gören bir Amerikalı bir iki cümleden sonra nereli olduğunuzu sorar.