SEVAP YAZILIYOR
Tayyip Erdoğan’a verilen oylar. Oy verene sevap yalıyormuş. Bunu söyleyen AKP millet vekili Ali İhsan Yavuz. Bu oyların sevap kazandırması neye karşılıktır. Acaba şöyle bir şey mi düşündü? Tayyip Erdoğan yaptığı işlerden sevap kazanacak. Onun sevap kazanmasından bize de bir şeyler düşer diye mi ümit ediyor? Diyelim ki bu söylenen doğrudur. Sevap işledi o işlediği sevaptan oy verene neden sevap yazılsın? Bu bey efendinin canı öyle istiyor her halde. Böyle bir durum söz konusu değildir. Diyelim bu olay doğru. Bu bey efendi sevabına nail oldu. Günah işledi hem de büyük bir günah işledi bu günah nereye yazılacak. Böyle olaylar kişileri kutsallaştırır. Bu da insanı şirk koşmaya doğru yönlendirir. Oy vermek kimseye sevap kazandırmaz. Bu söylemi ancak çok şey bildiğini zannedenler dillendirir. Olay böyle zuhur ettiğine göre bizde bu oy verme olayından bahsedelim. İnsanlar layık oldukları başla yönetilirler. Kurunun yanında yaşta yanar derler. Kötü olaylar olursan bu kötü olayların sorumlusu oy verenlerdir. Onun için insanlar inanılacak, güvenilecek kişilere oy vermelidir. Ülkede çok enteresan olaylar oluyor. Böyle kötü dil kullanılarak eleştiriye şimdiye kadar şahit olmamıştık. İnsanların bu kadar ayrıştırıldığı olmamıştı. Suç ihdas etmek çok kolay oldu. Terörist yakıştırması çok kullanılıyor. Bence en ağır kelime bu terörist kelimesidir. Çünkü teröristlerde din, inan diye bir şey yok. Tek düşündükleri insanları nasıl öldürebilirizdir. Milletin iktidara güveni kalmadı. İktidar her geçen gün güven olayını aşağıya doğru düşürüyor. Böyle bir dönem yaşanmadı. Cumhur ittifakı ülkeyi uçuruma doğru sürüklüyor. Ülkelerin kendilerine göre anayasaları vardır. Bir de anayasa mahkemesi vardır. En son karar bu mahkeme tarafından verilir. Anayasa mahkemesinin kararlarını beğenmeyen MHP anayasa mahkemesi kapatılsın diyor. Demokratik bir ülkede anayasa mahkemesinin kapatılması söz konusu dahi olmaz. İktidar muhalefeti çok kötü dille eleştiriyor. Terörist kelimesi demokrasinin hâkim olduğu hiçbir ülkeden bizde kullanıldığı kadar kullanılmaz. Önlerine gelene terörist damgasını yapıştırıyorlar. Bir zamanlar bu terör örgütü ile içli dışlı idiler. Hele FETÖ ile can ciğer idiler. Bu hasret bitsin dön artık diyorlardı. Dönmeye öyle bir karar verdi ki? 15 Temmuz kalkışmasını gerçekleştiriyorlardı. Sloganları bile vardı. Beraber yürüdük bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda diye. Milli odumuza birlikte kumpas kurdular. Ergenekon davalarının savcısı zamanın başbakanı ben bu davaların savcısıyım demedi mi? Yargılanan komutanların karşısına gizli tanık olarak PKK militanları getirilmedi mi? Bu ülke bu durma gelecek bir ülke değildi. Ülkeyi borç batağına soktular. Doğmamış çocuklarımızı dahi borçlandırdılar. Geçmediğimiz köprüye, geçmediğimiz tünele, binmediğimiz hızlı trene, uçmadığımız hava limanlara, daha birçok tesise para ödüyoruz. Torunlarımız dahi bu parayı ödeyecek. Böyle bir iktidarımız var. Artık milletin dayanacak gücü kalmadı. Zannedersem söz milletin olacak. Saygılarımla.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan osun.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyene! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Yorum yapın