ŞEKER ALDI BAŞINI GİDİYOR
Şu yeni Türkiye ye bir bakın. Pancar ülkesi olan bir ülkede. Şekerin fiyatı 20 lira olmuş. Eski Türkiye de bana şekerin kilosu 20 lira olacak deselerdi. Nasıl olur? Biz pancar yetiştiren bir ülkeyiz derdim. Şeker buraya nasıl geldi. Amerika’nın nişasta bazlı şekerinin satılması için. Bizim pancar üretimimizin düşmesi gerekiyordu. Önce pancara kota kondu. Üreticiye sen şu kadar pancar üreteceksin denildi. Örnek veriyorum, 100 tondan fazla pancar üretmeyeceksin denildi. Pancar hasattın da üretici 130 ton pancar üretti. 30 tonunu almadılar. Üretici fazla ürettiği zaman mükâfatlandırılacağı yerde, cezalandırıldı. Sonra özelleştirilme adı altında şeker fabrikaları satıldı. Pancar üretimi bitti. Köylüler kendi ihtiyaçları kadar pancar üretiyor oldular. Şeker üretimi en alt seviyeye düştü. Bir zamanların pancar üreticisi olan ülke. Pancar üretiminden vazgeçti. Amerika’nın nişasta bazlı şekerini mecburen kullanmaya başlandı. Geldiğimiz nokta kilosu 20 lira olan şeker mecburen kullandırılıyor. Bakın nereden nereye geldik. Hem yaşam şartlarımız ağırlaştı. Hem de aile ekonomilerimiz bozuldu. Kimse işin farkında değil. Ekonomide karanlık bir tünele girdik. Bu karanlık tünelden nasıl çıkacağımız endişesi yaşanıyor. Ne imiş dünyada kriz varmış. En iyi durumda bizmişiz. Şu an ülke nüfusunun yarısı aşlıkla mücadele ediyor. Eskiden bir ailede bir kişi çalışır 4 kişi o bir kişinin kazancı ile yaşamını sürdürüyordu. Şimdi ise dördü birden çalışsa dahi geçim sıkıntısı çekiliyor. Çünkü paramızın hiç değeri kalmadı. Paranın dahi alım gücü en alt tabakaya düştü. Maliye bakanı ne diyor? “Paramız düşeceği yere kadar düştü. Daha gidecek yeri kalmadı” diyor. Allah aşkına ülkeyi yabancı ülkelerle karşılaştırmaya kalmayın. Gülünç duruma düşüyoruz. Ayrıca her koyun kendi bacağından asılır. Başkaları ile karşılaştırma yanlışına düşmeyin. Bu millet her şeyin farkında. Yapacak bir şeyleri yok. Onun için bir an önce seçimin adil bir şekilde yapılmasını istiyorlar. Yalnız şeker sıkıntımız değil. Gıda maddelerinin hepsinde sıkıntı çekiyoruz. Sebebi ise tarım ürünlerini dışardan alıyoruz. Çünkü tarıma önem verilmiyor. Tarım bakanı “paramız var alıyoruz” demedi mi? Bunun anlamı nasıl olsa dışarıdan alıyoruz. Üretmeye ne gerek var demektir. İşte bu kafa ile hareket edenler ülkeyi bu hale getirmiştir. Kendi köylüsünü, çiftçisini düşünmeyen bir bakan olur mu? İşte şimdi paramızda yok çok şeyi dışarıdan aldığımız için. Gıda maddelerinde sıkıtı çekiyoruz. Bu yanlış düşünce köylümüzün ve çiftçimizin fakirleşmesine yol açmıştır. Artık ülkemizde olan acayip olaylara yavaş, yavaş alışıyoruz. Sıkıntımız yalnız şeker değil. Bütün tarım ürünlerinde sıkıntı çekilmekte dedir. Bu sıkıntılardan kurtulmak için. Köylümüzü ve çiftçimizi kalkındırmak durumundayız. Nasıl olacak bu iş? Köylünün ve çiftçinin girdilerine yapılan zamlar geri alınmalıdır. Bilhassa mazot bunlara yarı fiyatına vermelidir. Buradan doğacak açık. Onların üretimlerinden kapatılacaktır. Daha fazla üretim yapacaklaradır. Bu konuda hiçbir tedbir alınmazsa tarım ürünlerinde sıkıntı çekmemiz kaçınılmaz olacaktır. Saygılarımla.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu Varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Yorum yapın