SAAT İŞKENCESİ
Anlayamadığımız husus şu öncelikle:
Kalıcı yaz saati uygulamasına Eylül 2016 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile geçildi.
Yani…
O zamana kadar yaz saati-kış saati uygulaması vardı.
Ve her yaz saatinden kış saatine geçişte, her kış saatinden yaz saatine geçişte şu kadar elektrik tasarrufu sağlandı diye Enerji Bakanlığı açıklama yapardı.
Yani kış saatine geçince de yaz saatine geçince de tasarruf sağlanıyordu.
Ama sonra 2016’da şak diye kış saatinden vazgeçildi.
Gerekçe yine aynıydı; tasarruf…
E o zaman bugüne kadar söylenenler doğru değil miydi?..
Doğruysa tasarrufun tasarrufu mu oluyordu?..
Bakanlık kendisiyle çelişmiyor muydu daha önceki yıllarda yaptığı açıklamalarla?
Ama bir önemi yoktu.
Öyle karar alınmıştı, uygulanmaya başlandı.
Lakin eziyeti de beraberinde geldi.
Takvim aslında tam kış saatine geçme zamanlarına geldi şu aralar.
Normal şartlarda Ekim ayının son haftalarında kış saatine geçilirdi.
İnsan biyolojisi çok da fazla etkilenmezdi.
6 yıl oldu.
6 yıldır herkes eziyet çekiyor.
Öğrenciler, çalışanlar…
İşte her gün günler kısalmaya devam ediyor, gün geç aydınlanıyor, akşam her gün birkaç dakika birkaç dakika erken oluyor.
Akşamı geçtik de sabahları tam eziyet.
Ve tam 6 yıldır öğrenciler uykuda evden çıkıyor.
Hele İstanbul gibi metropollerde ulaşım faktörünü de etkileyin, gece yarısı gibi bir vakitte herkes yollarda.
Bilim insanları insan bünyesine kalıcı yaz saatinin hiç de uygun olmadığını yıllardır söylüyorlar, duyan yok.
Eğitimciler öğrencilerde verimin düştüğünü, öğrencilerin biyolojik yapısının çok daha fazla etkilendiğini ve öğrenim kalitesinin zayıfladığını söylüyorlar yıllardır, dikkate alan yok.
Bu olumsuzlukları bilim insanlarının ve eğitimcilerin salt muhalefet olsun diye söylediklerini iddia edebilir miyiz?..
Peki tasarruf diyen bakanlık daha önceki yıllarda da aynı gerekçelerle kış saati/yaz saati uygulaması yapmıyor muydu?..
Dahası, enerji alanında söz sahibi olan uzmanlar, bakanlığın tam aksine, kalıcı yaz saatiyle bakanlığın dediği gibi bir tasarruf sağlamadığını iddia etmiyorlar mı?..
Peki vatandaş neyin doğru neyin yanlış olduğunu nasıl bilecek, hadi bakanlığa hak vermek istiyorsa bir gerekçe olarak tasarrufu ön plana alıp…
Buna ikna olması ve gerçeği öğrenmesi gerekmez mi?
İşin uzmanları ile bakanlık yetkililerini bir araya getirip ekran karşısında buluşturmak, böyle bir konuda dahi fikirleri tartışmak ve doğruyu bulmak öyle hayal geldi ki ülkemizde…
Yapamıyoruz işte.
Hatta o buluşmada araya eğitim dünyasından uzmanları ve tıp bilim insanlarını da alırsınız…
En azından vatandaş dinler, anlar…
Kalıcı yaz saati devam ediyor, günler kısalıyor, her geçen gün geceye doğru yol alıyor takvimler…
Soğuğun ve gecenin ortasında sabahın 8’inde aydınlanıyor gün.
Çocuğa, çalışana, aileye eziyetten başka bir şey değil..
Hele hele batı ile açılan saat dilimi nedeniyle ticaret ve finans sektöründe yaşanan olumsuzluklar da var ki onları çoktan ikincil plana attık.
Önemli olan vatandaşın çektiği çile ama gelin görün, vatandaşın sesini dikkate alan yok ve acı olan bu!
Yorum yapın