SAAT

Adam 40 yıl önceki ilkokul öğretmenini parkta görünce, utanarak yanına yaklaşıp "hocam beni tanıdınız mı?" dedi.
Yaşlı öğretmen: - Hayır tanımadım.
Adam: - Hocam nasıl tanımazsınız! Ben ilkokul öğrenciniz E.Y. Hocam sınıfımızda bir arkadaşın saati kaybolmuştu. Ben almıştım. Siz de "herkes kalksın ve ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım" demiştiniz. Ben utanmış ve çok korkmuştum. Sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım diye soğuk terler döküyordum. Sizden bir komut daha geldi.
"Şimdi herkes gözlerini kapatsın." Ortalarda bir yerdeydim. Aranma sırası bana gelmişti. Saati cebimden sessizce almış  ve aynı sessizlik için de son arkadaşa kadar aramayı sürdürmüştünüz. Sonra bizi yerimize oturtup bana ve hiç kimseye hiç bir şey söylemeden saati sahibine vermiştiniz.
Büyüdükçe içimde büyüttüm bu davranışınızı.  Hocam ben şimdi 55 yaşındayım. Düşünüyorum da şu hayattaki en büyük dersi, o gün sizden almışım. Her aklıma gelişinde sarsıldım ve her aklıma gelişinde kendimi sizden kalan erdemin koruyucu gölgesinde hissettim. “Utancı bilerek yaşamak korkunç...
Hocam siz bana o utancı yaşatmadınız. Yaşasaydım unutur muydum, doğrusu bilmiyorum. Ama beni utandırmamanızı hiç unutmadım Hocam.
Şimdi hatırladınız mı beni?
İhtiyar öğretmen yan yana oturdukları bankta öğrencisine yaslanarak:
- O olayı ertesi gün unutmuştum ben. Şimdi sen anlatınca hatırladım
Sizlere "gözlerinizi kapatın" dediğimde ben de gözlerimi kapatmıştım. O yaştaki her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı içimde bir yargı oluşsun istememiştim. O sen miydin? Çünkü; bende bilmiyordum.
/////
KIZKULESİ
Kızkulesi Adası, Kubadabad Saltanat Kentinin haremliğiymiş. Ada da çevresi sularla çevrili bir kale ile birbirinden güzel köşklerin ortasında yüksek bir kule varmış. İşte bu kulede cariyeleri ile birlikte Selçuklu Sultanının güzeller güzeli biricik kızı yaşarmış.

Sultan, düşünde (başka bir rivayete göre falında) sevgili kızının yılan sokması sonucu öleceğini görmüş. Yaptırdığı Kalenin içerisindeki kuleye kızını bu yüzden kapatmış. Öyle ki, kuleye yılan girmesin diye beton borularla Anasmaslar’dan Adaya su ve süt akıtılmış. (Anılan iki sıra beton boruların kalıntıları günümüze kadar gelmiştir.)

Böylece yıllar yılları kovalamış ve günlerden bir gün güzel Sultan ateşlere düşüp hastalanmış. Ülkenin en ünlü hekimleri zor bulmuşlar devasını. Sevgili Sultan yeniden sağlığına, mutluluğuna kavuşmuş. İyileşmesini kutlamak için armağanlar yağmaya başlamış kuleye. Yaşlı bir köylü kadında bir sepet üzüm getirmiş. Meğer üzümlerin içinde bir küçük yılan varmış. Yılan o gece uykuya dalan güzel Sultanı sokup öldürmüş.