PEMBE ve MAVİ
Pembe ya da mavi gibi pastel renklerin bebek kıyafetlerinde kullanılması 19. yüzyılın sonlarına rastlıyor. Bu tarihten önce hem kız hem erkek çocuklara temizliği kolay olduğundan beyaz elbiseler giydiriliyordu. 20. yüzyıla girerken tekstil endüstrisinin gelişmesiyle bebek giysilerine renk geldi ve ilginç olan şu ki, başta erkek çocuklara pembe, kız çocuklara mavi renkler önerilmişti.
Pembenin kız, mavinin ise nasıl erkek çocuğunun rengine dönüştüğünü anlamak için öyle çok eskilere değil, 20’nci yüzyılın başlarına gitmek yeterli. 1950’lerde ABD’de dünyaya yeni gelen bebeklere pastel renkli kıyafetler giydirilir, keza bu renklerin arasında mavi ve pembe de bulunuyordu. Fakat bu iki rengin cinsiyetçi bir kimliğe bürünmesi 20’nci yüzyılın başlarında oldu.
Pembe ve Mavi: Amerika’da, kızlara erkeklerden bahsetmek” kitabının yazarı ve Maryland Üniversitesi'nde tarihçi olan Jo B. Paoletti’ye göre, cinsiyete özgü giysiler, ebeveynlerin kendi bebeklerinin cinsiyetini bilmek istemesi sonucunda ortaya çıktı. Bebek kıyafetlerinde pastel renk furyası öncesinde, çocuklar altı yaşına gelene kadar kar beyazı kıyafetleri ile boy gösteriyordu. Bu durum annelere bir tür kolaylık da sağlayarak; pamuklu beyaz kıyafetler kolay ağarıyordu. Bir ailenin kız ve erkek çocuğu varsa aralarında kıyafet konusunda renk farkı gözetilmiyordu. Geçen yıllar içinde beyazın yerini açık renkler alsa da hala cinsiyete göre renk seçimi ortada yoktu.
Pembenin gücü, mavinin zarifliği
20’nci yüzyılın başlarında, tasarımcılar çocukların daha rahat ayırt edilebilmesi için kıyafetlere daha tanımlayıcı bir özellik katmak istedi ve pastel renkler, bebek kıyafetleri için moda haline geldi. Bu durumun bir uzantısı olarak da pembe erkek, mavi de kız çocukların kıyafetlerinde kullanıldı. Ladies Home Journal’ın 1918 sayısında şöyle belirtiliyor: “Genel kabul görmüş kural, kızlar için mavi; erkekler için ise pembe rengin kullanılmasıydı. Bunun nedeni, pembenin daha kararlı ve daha güçlü ve erkeklere daha uygun bir renk olması iken, mavinin daha hassas ve zarif bir renk olarak görülmesi ve bu sebeple de kızlara yakıştırılmasıydı.” Başka reklamlarda da cinsiyet ayrımı olmadan mavi rengin sarışın bebeklere, pembenin de kumrallara yakıştığı belirtiliyordu.
Kadın özgürlük hareketinin etkisi
1940’lara gelindiğinde ilk kez bebekler, cinsiyet belirteci özelliği taşıyan (pantolon, elbise ve etek gibi) kıyafetler giymeye başladı. Yine aynı tarihlerde pembe kadın, mavi ise erkek rengi olmaya başladı. Oyuncaklarda ise cinsiyet ayrımını simgeleyen herhangi bir farklılık söz konusu değildi. Kızlar daha çok bebeklerle, erkekler ise arabalarla oynamalarına rağmen, her iki cinsin de ortak kullandığı her renkten pek çok oyuncak vardı (doldurulmuş hayvanlar, tahta küpler, çıngıraklar, hayvan figürleri gibi) Bebekleri ve çocukları yetişkin bireyler gibi giydirme akımı ise 1960 ve 1970’li yıllarda yaşanan kadın hareketleriyle beraber ortadan kalktı. Kadın özgürlük hareketinin destekçileri kız çocuklarını feminen bir stile büründürmenin onların hayatta yakalayacakları fırsatları ıskalamalarına neden olacağını düşünüyordu. Bu düşünce hareketi ebeveynler arasında çocukları için nötr renkleri tercih etmelerini de beraberinde getirdi ve 1980'li yıllarda cinsiyet belirteci özelliği taşıyan kıyafet akımı tekrar raflardan indi. Gelinen noktada büyük resme baktığımızda, “pembe kızlar içindir, mavi ise erkekler” söylemi oldukça yeni bir eğilimin sonucunda gelişti. Pembe ve mavi renkli alışveriş reyonlarının yerini tamamen başka renklerin alacağı günler belki de çok yakın.
Yorum yapın