Bir varmış bir yokmuş diye başlar bu hikâye ve sonunda çok yazık diye tamamlanır.

Bu hikâyeyi merak edenleriniz olmuştur düşüncesiyle hemen anlatmaya başlayalım.

Çok eskiden yani padişahlık döneminde kasabanın hemen kenarından geçen büyük bir nehir kış aylarında kudurmuş gibi akarken kasaba halkına da büyük korkular salıyormuş.Nehir kabarınca kasabadan şehre gitmek pek mümkün olmuyormuş.Nehirden karşıya geçmek isteyen birçok kişi sele kapılıp hayatını kaybetmiş.Bu iç acıtan durum padişahın kulağına geçte olsa ulaşmış ve atına atladığı gibi kasabanın yolunu tutmuş azgın akan nehri görünce zavallı köylüler deyip nehrin üzerine büyük bir köprü yaptırma karar vermiş.

Köprü yapılmış ve yörede bir daha can kaybı olmamış ve bir süre sonra Padişah vatandaşının memnuniyetini ölçmek için tebdili kıyafetle köprüyü yaptırdığı kasabaya gelir ve halkla sohbete başlar.Nasılsınız köprüden memnun kaldınız mı artık can kayıpları olmuyormuş diyerek kasaba halkının nabzını yoklamış.Kasaba halkından ileri gelenleri karşısındaki kişinin padişah olduğunu anlamadığından başlamışlar konuşmaya “köprüden önce kasabadan birkaç kişi boğularak öldü birçok hayvanımız sel sularına kapılıp kayboldu padişah kasabamıza bir köprü yaptırdı artık ölümler olmuyor ama köprü olsa da olur olmasa da pek oka dar önemli bir şey değil” deyince padişah olaya çok kızar ancak belli etmeden kasabadan ayrılır.

Yetkililerine emir verir köprünün girişine bir silahlı dikin her geçenden 5 akçe alsın emir yerine getirilir ve bir süre sonra padişah yine tebdili kıyafet kasabaya gider halka sorar“nasılsınız hayatınızdan memnun musunuz”kimseden çıt yok padişah hani köprü yapılmış kimse ölmüyormuş falan der yine çıt yok.Padişah bunun üzerine “hani köprüden her geçenden 5 akçe alınıyormuş bunda bir diyeceğiniz yok mu” deyice bir kasabalı hemen başlamış konuşmaya “Eskiden köprü yoktu insanlar ölüyordu sonra köprü yapıldı bir süre sonra her geçenden 5 akçe almaya başladılar, alsalar da olur almasalar da köprüde önemli değildi olsa da olurdu olmasa da” deyince padişah sinirlense de pek belli etmeden kalkıp gitmiş.

Bir emir daha verip köprünün birde çıkışına silahlı adam dikin çıkışta da 5 akçe alsınlar emrini vermiş emir yerine getirilmiş ardından kasabaya tekrar giden padişah yine sormuş halka “köprüden memnun musunuz” halkta büyük bir sevinç herkes havalara uçuyor “köprü bizim her şeyimiz malımız canımız yaşasın köprü en büyük köprü bizim köprü” sloganları atmış kasabalılar kalabalığa karışmayan birkaç kişi kenarda kendi kendilerine konuştuklarını fark eden padişah topluluğun yanına gitmiş ve sormuş “siz köprüden memnun kalmadınız mı?”“kaldık kalmasında girişte para alan arkadaş çok ağır çalışıyor onun yerine daha hızlı birini verseler sıra beklemezdik” demiş.

Şimdi bu hikâyeyle hastanenin ne alakası var diyeceksiniz anlatalım eşim uzun süredir koahhastalığı ile mücadele ediyor mevsimsel geçişlerde fenalaşıp kriz geçiriyor ve bunu atlatması bazen uzun ve ağır oluyor.

Yine koah kiriz geçirdiği için eşimi hemen hastaneye yetiştirdik.İdarecilerimiz Balıkesir’e büyükbir hastane yaptırdı köprü gibi olsa da olur ol masada olur demeyeceğim tabi ki iyi oldu.Hastane koro nadan önce yapıldı ya olmasaydı kaç can kaybederdik bilmek istemiyorum.

İktidarın politikalarını benimsemediğim halde iyi olduğunu savunuyorum devlet hastanede kiracıymış çok para veriyormuş bunlar doğru olabilir ancak ortada hizmete susamışlık var her geçen gün nüfusun arttığı bir şehirde yaşıyoruz.Hastane iyi ki yapılmış yapılan bu güzel esere halkımız birde sahip çıksa ne kadar güzel olur değil mi?

Servislere refakatçiler için konulan koltukların kılıflarını yırtmışlar görünce içim acıdı aynı koltuğu kendi evinde on yıl kullanır, oysa hastane hizmete gireli kaç yıl oldu ayıptır ve günahtır.

Tuvalete girdikten sonra sifonu çekmekten aciz insanlara ne söylesen fayda etmez ama yine de söylemek gerekir yada köprü gibi bir girişte birde çıkışta para almak mı gerekiyor.Hastaneye her gelişimde dikkatimi çeken bir başka manzara ise giriş katlarının çoğunda geniş rahat oturma gurupları ver bakın tekrar söylüyorum oturma gurupları var ama vatandaş oturmuyor biraz evvel tuvaletten geldiği ayakkabılarıyla yatıyor evet yatıyor.

Şimdi o yatanlardan da yatak parası alınsın bildiğim kadarıyla bahçenin ve hastanenin altı oto park ama hiç kimse aşağı inme zahmeti yaşamak istemiyor.Bahçeye park ederek zaman zaman yayaları üzüyor o zaman bahçeye park edenlerden de para alınsın gelelim personele  % 95 mükemmel  % 5 vasat ve vasat altı o kadar kusur kadı kızın dada bulunur derler neden vasat söylemek istiyorum.

Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesi birçok ilçe nüfusundan fazla 1500 yataklı hastanede refakatçı personel toplam kaç nüfus hesabı siz yapın yağmurlu bir gecende tüm televizyon kanallarında görüntü gitti.Sabahleyin güneşli güzel bir havada uyandık öğle saatleri oldu televizyonlar çalışmıyor sadece bizim kaldığımız serviste değil tüm hastane mahrum bu bana göre işkence.

Peki, ne yapmak gerekir o arızayı gideremeyen teknik sevişten de köprü misali para almak gerekir. Hastanede çalışmalarıyla hakları kolay kolay ödenemeyecek bir gurup oda yemek servisi yapan personel binlerce kişiye yemek dağıtmanın yanı sıra nefesleri tükenene kadar gerek hastaları gerekse refakatçileri uyararak maskelerinizi takmadan yemek almaya gelmeyin diye uyarıyorlar tüm bu uyarılara rağmen maskesiz yemek almak isteyenler oluyor buda hem üzücü hem düşündürücü.