NEREDEN NEREYE GELDİK?

2002 Senesinde dünyada kendi kendine yete bilen 7 ülkeden birisi Türkiye idi. Şimdi dışarıya avuç açan bir ülke durumuna nasıl geldik. 2002 senesinde Türkiye’nin dış borcu 43,1 milyar dolar. Sektörlerin borcu 64,5 milyar dolar. Bugün Türkiye’nin dış borcu 453,5 milyar dolar çıkmıştır. Kendi kendine yete bile 7 ülkeden birisi iken. Şimdi A dan Z ye her şeyi dışardan alan bir ülke durumundayız. Satın aldığımız bir şeyi söyleyeyim ki neden buraya geldiğimizi anlayalım. Dışarıdan saman satın alıyoruz. Saman neden oluyor? Buğday ve arpadan saman olduğuna göre. Demek oluyor ki? Ülkede buğday ve arpa üretimi gerilemiş. Tarıma önem verilmediği gibi? Tarım ile uğraşanlar tarımdan koparıldı. Bir ülkenin ekonomisine tarımdan katkı gelmezse o ülke sıkıntı çekmeye mahkumdur. Bu iktidar tarımda çalışan nüfusu azaltmak için. Elinden geleni yaptı. Hani iktidar arada sırada diş güçler diyor ya? Bu dış güçler sizin tarımınızda çalışan nüfus oranı %38 bunu %15’şe düşürün dediler. Öyle bir planlı düşürme yaptılar ki? ülkenin tarımını allak bullak ettiler. Çiftçimizin ve köylümüzün ürettiği ürünlere kota koydular. Tarım ürünleri üretilmez oldu. Mercimek ihraç ettiğimiz Kanada’dan şimdi mercimek ithal ediyoruz. Tütün işleyen fabrikalar satıldı. Eskiden tekel ürünü satan büfelerin ve dükkanların raflarında. Türk üretimi sigaralar vardı. Şimdi bütün tezgâhları yabancı marka sigaralar dolduruyor. İktidar sigaraya zam yapıyor. Sigara bizim değil. Yabancıların sigarasına zam yapılıyor. Ne için? Üç kuruş vergi fazla almak için. Tütün bitti! Pancar bitti! Pamuk bitti derken? Tarımımız dibe vurdu. Bir ülkenin tarımından ekonomiye destek gelmezse. O ülke kesinlikle kalkınamaz. Yukarıda misalini verdim. Kanada ya mercimek ihraç ederken. Şimdi onlarda mercimeği biz ithal ediyoruz. Bu bana göre utanılacak bir durumdur. Tarım ve tarım üretimleri bitti. Şimdi tarımda uğraşan nüfus oranı %5-6 ya düştü. Bunu nüfusu dahi koruyamıyoruz. Bu oranda her geçen sene düşüyor. Çünkü tarımda çalışan bir avuç nüfusu dahi yerinde tutamıyoruz. Çünkü tarım üreticisinin girdilerine devamlı zam yapılıyor.  Tarım işi üretim işi böyle devam ederken. Acaba ülkede neler oluyordu. Tutturdular bir söylem itibarda tasarruf olmaz diye. Acaba şimdi hangi itibar kaldı ki? Bin yüz elli odalı saray yapılması itibarımızı nereye taşıdı? Yeteri kadar uçak varken. Nerede ise bir uçak filosu durumuna gelmesi. İtibarı nereye götürdü. O kadar lüks arabalar itibarı nereye taşıdır. Emeklilikte yaşa takılanlara emekli olacaklar. Ondan sonrada işe girip çalışacaklar. İki maaş alacaklar denildi mi? Onun için emekli edilmediler. Pekiyi şimdi 2 de fazla emekli maaşı alanlar itibarı nereye taşımıştır. Bu sayının 3’şe, 4’de çıkması itibarı nereye çıkarmıştır. Şimdi yoksulluğun her gün artması itibarı nereye götürmüştür. Bu kadar misal vermek yeterlidir. Şimdi önemli olan itibar vatandaşın karnının tok, sırtının pek olmasını sağlaya bilmek en büyük itibardır. Ülke nereden nereye geldi gördünüz mü? 2002 senesinde vatandaşların borcu 5 milyon idi. Şimdi borçlu olmayan kalmadı. Borç toplamı ülkenin borcu 453,5 milyar dolar olduğuna göre. Milletin borcunun nerelere geldiğini sizler bırakıyorum.  Ülke bu duruma kötü yönetilmeden dolayı gelmiştir. Kendi kedine yetebilen 7 ülkeden biri olan Türkiye’yi ne duruma getirdiler. Millete sabır edin deniyor. Sabır taşı olsaydı? Şimdiye çoktan çatlardı. Millet günlük öğünlerinden vazgeçmek durumunda kaldı. Sizin gibi tuzu kurular günlük üç öğün yemek yerken. Bu millet sabah akşam yarı aç yarı tok öğün ile idare ediyor. Daha ne sabrından bahsediyorsunuz. Ülkenin durumu hiç iyiye gitmiyor. Allah sonumuzu hayırlı etsin. Allah hakkımızda hayırlı olanı versin. Ülkenin itibarı kalmadı. Allah itibarımızı bir an önce kazanmayı nasip etsin. 
Saygılarımla.
Türkiye laiktir, Laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenler! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenler! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!