NE KADAR İSTEMESENİZ DE

Cumhuriyeti her ne kadar istemeseniz de. Bu cumhuriyeti ve kurucusu Atatürk’ü kitaplardan çıkarsanız ’da. Ne cumhuriyeti nede kurucusu Atatürk’ü unutturamayacaksınız. Çok yanlış bir hareket yapılıyor veya yaptırılıyor. Anıtkabir mozolesinin önünde birilerinin toplanıp da. Başka birisini alkışlaması çok yanlıştır. Burada yatandan büyüksün anlamına gelir. Şimdiye kadar böyle bir şey olmamıştı. Birkaç senedir bu alkış olayı yapılıyor. Bu alkış puan kaybettirir. Ve kaybettiriyor da. O anıt kabirde ki. Kalabalık her sene artıyor. Eskiden anıt kabri ziyaret edenlerin sayısı veriliyordu. Birkaç senedir ziyaret edenlerin sayısı verilmiyor. Belki de ben görmemiş olabilirimde. Neden dersiniz? Çünkü her geçen sene ziyaretçi sayısı artıyor. Bu ziyaretçi sayısını önlemek için. Anıt kabre troller geliyor. Benim izlenimim. Bir kimseyi yalnız resmini görüp de bu kadar sevmek hiçbir faniye nasip olmaz. Bende dahil Atatürk’ü resminden gördük. Benim ailem bana Atatürk’ü anlattı. Ailemin sevdiği bir kişiyi elbette bende severim. Fakat bu sevgi uzun sürmez. Okula başlayıp öğretmenlerimiz Atatürk’ün yaptıklarını anlatınca. Ve kitaplar dan okuyunca sevgimiz perçinlenmiş oldu. Astsubay oldum. Mürtet de kıdemli astsubaylardan birileri benimle ilgilenmeye başladı. Bir gün beni bir yere götürdü. Burada Atatürk kötüleniyordu. Arada beni götürüyorlardı. Bende Atatürk’e karşı bir soğukluk olmaya başladı. O sırada bir gazete de bir yazı okudum. O yazıdan o kadar etkilendim ki? Beni oraya götüren astsubay abimizin yanına gittim. Bundan böyle beni o götürdüğün yere bir daha gitmeyeceğim dedim. Ondan sonra Atatürk’ü sevenlerle arkadaşlık kurdum. Demokrat gazetesine teşekkür ederim. Tahminen 20 sene önce idi. Akşam yemeğinde haberleri de izliyordum. 6 veya 7 şehidimizin olduğunu haberler den öğrendim. Zaten şehit sayısını duyunca lokmam boğazımda kaldı. Hemen sofradan kalktım. Lavaboya gittim. Hem boğazıma takılan lokmadan kurtulmaya çalışıyorum hem ağlıyordum. Sakinleştim fakat içim yanıyordu. Şehit sayısı beni çok etkilemişti. Masanın başına oturdum. İçimden geldiği gibi şehitlerimiz için içimin yanmasını yazıya döktüm. Sabah yazımı aldım demokrat gazetesine gittim. Benim bu yazımı yayınlaya bilir misiniz dedim. Eksik olmasın Abdullah yazıyı okudu. Tabii yayınlarız dedi. Ve misafir yazar diye yazımı yayınlandı.3-4 gün sonra bir yazı daha götürdüm. Onu da yayınladılar. Artık bana bir cesaret gelmişti. İki gün ara ile yazı götürmeye başladım. Sağ olsunlar sen bu işi becereceksin bir resim getir de sana bir köşe verelim dediler. Abdullah’a kolaylık olsun diye. Hemen bir leb top aldım. Yazılarımı internet üzerinden göndermeye başladım. O gün bugün demokratta yazıyorum. Şimdiye kadar yazdığım yazılarımın bir sene öncesine kadar olanını 5 cilt halinde topladım. Fakat internet öncesi olanların gazeteleri var. Onları da cilt yaptıracağım. Şimdi yazımın başlığına dönelim. Atatürk’ü istemediklerini biliyoruz. Atatürk’ü sevmeyenlerin sayısı arttığı gibi. Sevenlerin sayısı daha çok artıyor. Ne Atatürk’ü nede kurduğu cumhuriyeti unutturamayacaklar. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar. Bu Türk milletine kimse Atatürk ve kurduğu cumhuriyeti unutturamayacaktır. Bu kadar nankörlük olur mu? Bu ülkeyi düşman istilasında kurtarmış. Ve cumhuriyet kurup bize emanet edilmiştir. Türk milletinin kitabında emanete ihanet yoktur. Hem onun kurduğu devletin koltuğunda oturacaksınız? Atatürk’ü ve kurduğu cumhuriyeti sevmeyeceksiniz. Biz kimseye Atatürk ve cumhuriyeti sevin demiyoruz. Gölge etmeyin başak ihsan istemiyoruz. Yalnız bizim sevdiklerimize karışmayın. Herkesin şahsi hürriyeti vardır. Bu sevgimizi elimizden almak veya unutturmak gibi olayların içerisine girmeyin. Başaramazsınız. Bize unutturmaya çalışsanız bile tarih zaten unutmayacaktır. Tarihten sizler silinirsiniz. Atatürk ve cumhuriyet tarih sayfalarında ebediyen kalacaktır. Saygılarımla.

Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!