Mutlak Değerler

Mutlak değerlerin varlığını kabul ederken,  izafi olan kendi değer yargılarını, o mutlak değerlerin önüne koymayan, koyamayan bu hususta hakikatlı, dosdoğru, kendisinden emin olunan insandır dürüst insan... Bu tavrı, kendine ilke edinerek, ilkeleri, prensipleri dışına taşmayan, ama kuralların insan varlığının yaşamını kolaylaştırmak için konduğunun ve koyanların da kendimiz olduğunun bilinciyle, yaşamı zorlaştırmaya başladığı andaki kurallara da,  gerektiğince esneklikler getirerek, kolaylaştırıcı amacına hizmete sunduğu,  kurallarıyla hareket kabiliyetlerine sahip kişliklerdeki insanlar..., hem akılcı, hem tecrübeli olma adayı, hem de dosdoğru emredildiği gibi olan,  dürüst insan kalıplarındandırlar.... Bu kalıpların içleri insanlık özüyle katıksız doldurulmuş olanlardır... Onlardan da hala ziyadesiyle mevcut olduğundan umutlu ve inançlıyım.... Ancak kirletilmekten korkmasalar,  onlara rastlamakta çok zorlanmayacağımız kanaatindeyim her zaman....!

Hayatı iddiadan ibaret bir şahsın, dürüstlük üzerine üretebileceğinin de yine bir iddiadan hasılı kelam olabileceğini düşünebilmek gerekir bunu hiç unutmayalım... İddia sahibi olmak,  başta kendini ve çevresini aldatırken, aldanmaya da ikna etmektir... Çünkü iddia ve ispat hakikat sahibine ait bir olgudur... İddia aldanmadır, aldanmada ise hakikatı savunmak olan dürüstlük, söz konusu değildir... Dürüst olan, hakikatın aidiyetini ve bu aidiyet üzerinde tasarruf sahibinin mutlak hükümlerini kendine mal etmek olan iddia ve ispat gayretlerinde olmak yerine, burada saydıklarımın hakkını hakkına teslim eden tavrı sergilerken, kendine ait olan, kendine taktir edilen izafiteti ölçüsünde, o mutlak olan değerlere tabi olmaya çalışmasıdır dürüst olmak....