MART AYI
Mart, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 3. ayı olup 31 gündür. Antik Roma’da Mart ayının adı, Roma Savaş Tanrısı "Martius" idi ve bu ayın savaşa başlamak için şanslı bir zaman olduğu kabul edilirdi. Ocak ve şubat ayları, savaşmak için uygun olmadıklarından Roma takviminin ilk ayı Mart idi. Julius Caesar'ın MÖ 45 yılındaki takvim reformundan sonra yıl, 1 Ocak'ta başlatıldı. Buna rağmen pek çok ülkede, yılın mart ayı ile başlaması geleneğine devam edildi. 1 Ocak, yeni yılın ilk günü olarak Fransa'da 1564'te resmileşti. Büyük Britanya ve kolonilerinde ise 25 Mart geleneği, 1752'de Gregoryen takvimine geçene kadar sürdü.
Mart ayının adı pek çok dilde benzerdir: März (Maerz) (Almanca), Mars (Fransızca), Maris (Arapça), Marzo (İspanyolca), Marzo (İtalyanca), March (İngilizce) ve Maart (Flemenkçe).
Mart ayı denince, hemen aklımıza “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” sözü ile bu ayın soğuk ve fırtınalı geçtiği anlatılır. Bunun yanı sıra “Mart ayı dert ayı” sözü de, çeşitli vergilerin bu ayda ödendiğinden sıkıntılı olarak yorumlanır.
Yine bir başka deyişle “Martta yağmasın, Nisanda dinmesin” sözü ise, Mart ayında yağmur yağması ekine çok zarar getirir, ancak Nisan ayında yağarsa toprakla uğraşan çiftçilerin yüzü çok güler.
Kış aylarının yağmurlu ve soğuk günleri yavaş yavaş yerini güneşli ilkbahar günlerine bırakıyor. Böylece doğa da kendini yenilemeye başlıyor. Artık canlı olarak bizlerin de bir değişim göstermemiz gerekmekte. Yani neşeli mutlu olmamız için hiçbir sebep yok gibi. Ama şunu da bilmemizde fayda var, bu güzel günlerde birçoğumuz kendimizi bitkin ve yorgun hissederiz. Bunun da sebebi bahar yorgunluğudur. Bahar yorgunluğu dediğimiz bu dönem, aslında bahar’da doğal olarak değişim, mevsime adaptasyon sürecinden kaynaklanmaktadır.
Tıpkı bahara göz kırpan mart ayı gibi güneşe dönelim yüzümüzü. Hiç umut etmekten vazgeçer mi insan! Evrene gönderelim pozitif dilekleri; birden fazla iyi yüreğin dileği illa ki gerçek olur ve bizler bir daha yasa bürünmeden, iyilikler elimizden kayıp gitmeden yaparız düğünü derneği. Siz de kendinize bir şans verin, bahar mevsimi gelmeden, kendiniz için bir şeyler yapın.
/////
KÖPEK BALIĞININ GÖREVİ!
Köpek balıklarının asıl görevi okyanusların temizliğini ve ekolojik dengesini sağlamaktır. Bu dengeyi sağlamak için çok özel duyu ve yetenekleri vardır. Bir damla kanın kokusunu çok uzaklardan fark ederler. Bu hassas koku duyuları sayesinde ölü ve yaralı balıkları okyanustan temizlerler. Köpek balıkları yaralı ve ölü balıkları temizleyerek okyanusu çöplük olmaktan kurtardıkları gibi, hasta balıkları yiyerek de hastalığın diğer balıklara bulaşmasını önlerler.
Her şeyi ile bir temizlik görevlisi olarak düzenlenmiş olan köpek balığına, günde yirmi dört saat hiç durmadan devriye görevi verilmiştir. Birkaç türü dışında köpek balıkları nefes almak için hareket etmek zorundadır. Bu da onları sürekli olarak dolaşmak ve denizlerin temizliğini kontrol etmek görevi ile karşı karşıya bırakır.
Köpek Balığı Tehlikeli mi?
Ekolojik denge için bu kadar önemli ve denizlerin temizliği açısından bu kadar vazgeçilmez olan köpek balığı insan için ciddi bir tehdit teşkil etmemektedir. Buna rağmen insanoğlu son yıllarda köpek balığının amansız düşmanı olup çıkmıştır.
Bugün, küçüklü büyüklü türlerinden her yıl 100 milyon köpek balığının insan tarafından öldürüldüğü hesaplanıyor.
Yorum yapın