KURALLAR NEDEN UYGULANMAZ?

Yıllar önce Almanya'dan bir lise benim çalıştığım liseye konuk olarak gelmişti. Konuk lisenin müdürüne okulumuzun Almanca öğretmeni aracılığı ile Balıkesir de size değişik gelen neler gördünüz? Diye sordum. Bayan lise müdürü hemen anlatmaya başladı: - Bizi buraya getiren midibüsün sürücüsü trafik kurallarına kesinlikle uymadı ve “Girilmez” denilen yere girdi, “Sağa Dönülmez” denilen yere döndü. Ayrıca 50 km. olan şehir hızına kesinlikle uymadı. Almanya da hiçbir sürücü böyle bir şey yapmaz, yapamaz dedi.
Günümüzde kurallara uyulup uyulmadığını sorsak büyük bir kesim kurallara uyulmadığını söyler. Toplumun çoğu kurallara uymuyor ve kural koyanların da bu kurallara uymadığını düşünebiliyor. Kurallar uyulmak için konur. Kurallar doğru konulmuşsa ve hayatın akışını kolaylaştırıyorsa hiçbir problem yoktur ve herkes uymak zorundadır.
Bazen yanlış kurallar ve uygulamalarla karşılaşabiliriz. Bu uygulamalara ve kurallara uymamak yerine yanlışı bildirmek değişmesini sağlamak daha uygun değil midir? Konulan kurallar mantıklı olmalı, bir başka ifadeyle kurala uymanın mantıklı bir nedeni olmalı. Böyle bir neden olmadığında insanlar mantıklı davranmayı seçiyor ve kurala uymuyorlar.  Ülkemizde ki sorun kural eksikliği değildir. Kurallarımızın bir bölümü yanlış ya da yaşama ters, bir bölümüne ise yeterince ceza uygulanmıyor.
İnsanlar bir çok arabanın çakar lambası eşliğinde emniyet şeridinden gittiğini görünce kurallara uydukları için kendilerini haksızlığa uğramış hissediyor ve onlar da aynı yola başvuruyor. Oysa gelişmiş ülkelerde bunu yalnızca göreve gitmek kaydıyla itfaiye, polis ve ambulans araçları yapabiliyor.
Af yasaları insanları kurallara uymamaya teşvik ediyor. Vergisini zamanında ve tam olarak ödeyen benim gibi insanlar, vergisini ödemeyenlere ikide bir af getirildiğini gördüklerinde kendilerinin haksızlığa uğradığını düşünüyorlar ve bu tekrarlandıkça onlarda da kural dışına çıkma eğilimi artıyor.
Kurallara uymayanları uyarma ve şikâyet etme meselesi de oldukça karışık. Bazı kişiler şikâyetinden sonuç alamadığını, bazıları da kurallara uymayan kişiyi uyardıkların da bu kişi tarafından fiziksel saldırıya uğradığını belirtiyor.
Çözüm olarak kurallar kontrol edilmeli ve kendi haline bırakılmamalıdır.
/////

HAVUÇ SUYU

Havuçta A vitamini ön öğesi ve antioksidan etkinliği olan karotenoidler bulunur. Bunların bir bölümü vücuda alındığında karaciğerde A vitamine dönüşür. A vitamini ve A vitaminine dönüşmeyen karotenoidler karaciğerde depolanır. Kandaki vitamin düzeyi azalınca karaciğerden kana salınarak vitamin işlevini yerine getirir. İnsan, gereksinmesinin beş kat fazlası A vitamini alırsa, karaciğerde depo edecek yer kalmadığından, zehirlenme etkisi görülebilir. Karotenoidlerin zehirlenme etkisi yoktur.
Ancak sürekli olarak günde bir bardak kadar havuç suyu içen kişilerin tenlerinde sararma görülebilir. Havuç suyu alınmadığında bu sarılık kaybolur.
Havucun 100 gram yenen kısmı, insanın günlük A vitamini gereksimesinin %60’ını karşılar. Yarım kilo havuçtan bir bardak havuç suyu yapılıp içilirse ve bu uygulama her gün ya da günaşırı sürdürülürse, gereksinmenin 5-10 katından çok karotenoidler vücuda alınmış olur. Günde bir kez, çok miktarda almak yerine her yemekte bir miktar almak daha yararlıdır. Karotenoidler yağla ince barsaklardan dolaşıma geçtiklerinden havuç suyu yağ da içeren yemekle birlikte içilmelidir. Günümüzde E ve C vitamini ile birlik te karotenoidler bazı kanser türleri, katarakt ve damar sertliğine bağlı kalp hastalıklarına karşı koruyucu olarak bilinir.