İSLAMDA İNSANLARI HORLAMAK YOKTUR

İslam da insanları horlamak diye bir şey yoktur. Misal “sen onun tırnağı bile olamazsın” bu bir nevi insanı horlamaktır. İktidar bu horlamayı muhalefet için çok yapıyor. Onlar bu işi yapamaz. Söylediklerinin hepsi yalan gibi sözler ile onları. Aşağılamak ve hor görmektir. Muhtarlara hitap ederken. Onların hepsini toplasanız sizin bir taneniz bile etmezler. Burada horlanan bu ülkenin vatandaşlarıdır. Vergisini veren, askere giden, hatta bu vatan için şehit olanlardır. Bunlar hattı zatında iktidarın veli nimetidir. Çünkü askere giderler, vergisini öderler, kanunlara ve kurallara kesin uyarlar. Böyle olmasına rağmen hiçbir demokratik hakkını arayamazlar. İşte horlananlar bu ülkenin vefakâr, cefakâr Türk milletidir. Bugün şehit olanların %98’zi garibanların çocuklarıdır. Eskiden askerlik yapamaz raporunu yalnız askeri hastaneler verirdi. Askeri hastaneleri kapattılar. Askeri hastanelerin kapatılmasından kısa zaman sonra hatırımda kaldığı kadarı ile 160 bin kişi askerlik yapamaz raporu almıştı. Tayyip Erdoğan paralı askerlik gündeme getirildiğinde “ben bunu kabul edemem, şehit ailelerine nasıl cevap verebilirim” demişti. Sonra bu paralı askerlik için söylediği sözü unuttu. Paralı askerliği kabul etti. Çünkü paraya karşı zaafı vardı. Hiç unutamadığım bir şehit cenazesi var. Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun bir şehit cenazesinde. Şehidin annesi oğlunun tabutunun başında şöyle feryat ediyordu. “Oğlum beni af et. 18 bin lira bulup ta sana paralı askerlik yaptıramadım”. Diye feryat etmişti. O zaman paralı askerlik 18 bin lira idi. Şimdi Paralı askerliğin parasını 56. 500 liraya çıkarmışlar. Bu iktidar paralı askerliğe karşı çıkıyordu. Şehit ailelerine nasıl cevap verebilirim diyordu. Bu iktidara para geliyor dedin mi? Akan sular duruyor. İşte şimdi askerlikten. Askerlik yapamaz raporu alarak. Birde paralı askerlik olmak üzere üst tabakanın çocukları askerlik yapmaktan kurtulmuşlardır. Birilerini yüceltmeye çalışırlarken! Birilerini de horladıklarının farkında bile değiller. Onlar için söylenen sözlerden birileri horlanıyormuş, aşağılanıyormuş hiç önemli değildir. Yeter ki met edilenlerin gönülleri hoş olsun. Söylenenden mutlu olsunlar. Birde salonda bir alkış tufanı oldu mu? Değme artık hatibin keyfine. Coştukça coşar, eleştiriler, araka arkaya zevkle sıralanır. İşte İslamiyet’te böyle horlamanın yeri olmadığı gibi. Böyle sözlerle gerçekleştirilen coşkununda yeri yoktur. İnsanlar horlanarak birilerinin coşturulmasının da yeri yoktur. İnsanlar insan olarak Allah katında eşittirler. Yalnız kariyer üstünlükleri vardır. Dünyadan varlıklarını, kariyerlerini götürebilen hiç kimse yoktur. Dünya malı dünyada kalır. Kalır da! O kalanın hesabını vermekte kolay değildir.  Yalnız mal ile iş bitmiyor. Birde aşağıladığın, horladığın, kendinde olmayan meziyetleri yakıştırmanın da bir hesabı olacaktır. Hele birde kul hakkı ile gitti ise. İşte hesabın en zoru budur. Kul hakkı ile ahrete intikal etmeyi Rabbim kimseye nasip etmesin. Bizler Allaha şükürler olsun kendimizden eminiz. Kul hakkı yediğini bilmeyenler var. Biliyorlar da bilmezlikten geliyorlar. İşte bunların işi çok zor. Orada hiç kimsenin sözünün geçerliliği yoktur. Her hesabın sorulacağını Rabbim insanlara bildirmiş. Günah olan bir kelime değiştirildiğinde günahtan kurtulduğunu düşünenler kendilerini kandırırlar. Günah kelimesini başka bir isimle değiştirmek günahtan kurtulmuş olamaz. Her şeyden önce örnek alınacak bir adaletimiz var. Hazreti Ömer’in adaleti. Allah hiçbir kulunu kul hakkı ile gidenlerden eylemesin. Saygılarımla 
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!