İLİME İNANMIYORLAR

İlim adamları meslekleri ile ilgili olaylar hakkında bilgi veriyorlar. Bu verdikleri bilgiyi ciddiye mi almıyorlar? Yoksa ilime inanmıyorlar mı? Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan “24 kentimiz doğrudan fay üzerinde. 18 kentte ilişkin diye Cumhurbaşkanlığı dahil ilgili yerlere ve belediye başkanlarına rapor gönderdik. Kapağını bile açmadılar. Çünkü hiç birisi dönmedi” diye dert yanıyor. Geçtiğimiz günlerde bir açık oturumda beklediğimiz bir deprem var, diye açık açık söyledi birisi fakat hiç kimsenin umurunda bile olmadı. Ülkemizde maalesef ilim adamlarının söylediklerine inanmıyorlar. Şu fay üzerinde olan 24 kentin hiç değilse bir tanesi ile ilgilenip birkaç binayı kontrol edep duruma göre güçlendirme yaptırsalardı.  Bu örnek olurdu o yerleşim yerindekiler binalarını bu örnek binaya göre güçlendirme yaptırırlardı. İktidar maalesef ilme değer vermiyor. Ve iktidarda öyle bir düşünce var ki? Dediğim dedik, çaldığım düdük diyor. Başka bir şey demiyor. Dün gecede o bölgede yine deprem oldu. Bereket zaiyat olmadı. Bina oturulacak bir durumda değil. Az hatalı raporu veriliyor. Bazı şeyleri anlamak o kadar zorlaştı ki?  Deprem bölgesinde tedbir alınamadı. Suriye sınırı açıldı. Hatay da yetkili bir şahıs. Suriyeliler soygun yapıyor diye bağırıyordu. İsmi şimdi aklıma gelmedi. Bir futbolcu çocuklarımızı korumaya çalışıyoruz diye bas bas bağırıyordu.  Bazı çocuklar bulunamıyor. Böyle durumlardan yararlanan mafyalar var. Buradaki mafya organ mafyasıdır. Bu olayı hafife alanlar ve siyaset yapanlarda vardı. “Cumhur ittifakı olarak sahalardayız” diyen Ömer Çelik burada bu sözün söylenmeyeceğini bilmeyecek kadar cahil birisi değil. Amaç siyaset yapmaktır. Orada vatandaş can derdinde iken bunların siyaset yapması bir iktidar mensubuna hiç yakışmadı. İktidarın önde gelen kişilerinden birisi olarak. Oraya gelirken en azından bir tır yardım malzemesi ile geldim demesini beklerdim. Biz Türk milleti olarak. Bu depremde görevimizi laikiyle yerine getirdik. Maalesef iktidar sınıfta kalmıştır. Ordu neden devreye geç sokuldu. En azından oralarda bulunan kıtalar devriye girebilirdi.  Biz Türk milleti olarak böyle durumlarda Kızılay’ı görmeye alışmış bir milletiz. Kimin ne yaptığı hiç belli değildi.  Koordine eksikliği görünüyordu.  Oraya ipini koparan gelmiş. Bir kadının bileğini kesip bileziği alındığı söylendi. Suriyelilerin soygunculuk yaptığı söylendi. Bunu söyleyen bir Hataylı. Buna benze çok şeyler oldu. Depremde en çok etkilene bu üç şehrim böyle olmasının tek sebebi. İmar Barışı’dır.  Olay dönüyor dolaşıyor siyasete gelip dayanıyor.

Bu üç şehir Kahramanmaraş, Malatya ve Hatay imar barışına kurban gitmiştir. Devletin burada doğru dürüş bir etkinliği olmamıştır. Hala vatandaşın başını sokacak bir yeri olmamıştır. Çadır sorunu hat safhada. Nerede afat? Nerede Kızılay? Ne imiş çadır dokutuluyormuş. Eldeki çadırlarda orada olan Kızılaycılar kalıyormuş. İnsanların aklı ile alay ediyorlar. Varmış da? Kendi adamları kalıyormuş. Dokunanlar gönderilecekmiş. Nerde ise 15 gün olacak. Hala vatandaşın başını sokacak bir yer hazırlanamadı. Vatandaş hala gözyaşı döküyor. Enkazda hayatlarını kaybedenlere ağlıyorlar. Çocukları ile hala bir yere yerleşememiş.   Ona ağlayalar var. Ailesinin tamamı gitmiş tek başına kalmış. Ona ağlayanlar var. Vatandaşların çoğunun içi yanıyor. Ağlayalar bizi de ağlatıyor. Ağlamak bu milletin kaderi oldu. Ölenlerin kader kurbanı olduğunu söylediler. Bu asla kader olamaz. Tedbirsizliğe kader diyemezsiniz. İmar barışı yapmak kader mi? Saygılarımla.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!