İKİNCİ ŞANS

“Affetmek insan ilişkilerinde temel bir değerdir.”

Bazı kişiler sizi incitir. Önemsediğiniz bu kişi tarafından hayal kırıklığına, ihanete uğratıldığınızda artık o kişiye ikinci bir şans vermeniz zordur. İkinci şans vermeniz gereken tuttuğunuz takım, siyasi bir figür, eş, arkadaş olabilir. Aslında affetmek insan ilişkilerinde temel bir değerdir. Örneğin; Balıkesirspor 2.lige düştü. Şimdi ben bu takımı tutmaktan vaz mı geçeceğim? Hayır. Kim, ne olduğunu fark etmez. Sizi hayal kırıklığına uğratanlardan vazgeçmeye başladığınızda yanlış da başlamış olur. Bağışlamak ve karşımızdakine bir şans daha vermek yapılması gereken önemli bir davranıştır. Bize affetmek öğretildi yıllar boyunca ve affedici olmak iyidir. Birini af ettiğinizde kendinizi mutlu hissedersiniz. İnsanlar değişebilir ve hatalarından ders alırlar. İkinci bir şans vermek gerekir. Ayrıca, empati (duygudaşlık) yapmak da fayda vardır. Günün birinde siz de ikinci şans verilmesi gereken bir duruma düşebilirsiniz. Uzun lafın kısası ister işte, ister ikili ilişkilerde karşınızdaki kişinin size ikinci bir şans vermesi, mutlaka kendinizi iyi hissetmenize neden olacaktır.

Bir öğretmen ders bitiminde öğrencilerine ertesi gün okula gelirken birer plastik torba ve beşer kilo patates getirmelerini söyler. Öğrenciler, buna pek bir anlam veremezler, diğer taraftan merakları da kabarmıştır. Ertesi sabah hepsinin sırasının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine: ‘Şimdi, bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun’ diye başlar sözlerine. Bazı öğrenciler torbalarına üç, beş patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisini merakla izleyen öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: ‘Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde. Hep yanınızda olacaklar.’Aradan bir hafta geçer. Denileni yapmış olan öğrenciler, öğretmen sınıfa girer girmez, şikâyete başlarlar:-Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.-Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar bana artık.-Hem sıkıldık, hem yorulduk Hocam ya… Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu cevabı verir: ‘Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, hâlbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.’ Kaynak: (Hikaye)Affetmenin Dayanılmaz Hafifliği - Derya Beyatlı