GÖVEÇ Mİ? GÜVEÇ Mİ?

“Bir göveç hikayesi”
Bizim Balıkesir de genellikle “göveç” denir. Göveç de, güveç de doğrudur. İkisi de kullanılmaktadır. Ramazan ayında iftar sofralarının vazgeçilmez tatlarından olan güveç yemeklerinin yapıldığı toprak kaplar Türkiye'nin önemli el sanatları ve çanak çömlek imalat merkezi olan Nevşehir'in Avanos ilçesinde yapılarak, tüm Türkiye'ye ulaştırılmaktadır. Toprak güveç (çömlek) mutfakta kullanılabilecek en sağlıklı pişirme kaplarından biri. Güveç denince aklımıza kuru fasulye veya fırında etli güveç geliyor ama herhangi bir tencere gibi, çok farklı yemekleri pişirmek için kullanabilirsiniz.

Nerenin güveç yemeği meşhur?
Özellikle Kayseri, Sivas, Çorum, Kütahya (Gediz), Aydın, Afyon, Konya, Balıkesir (Bigadiç) ve Beypazarı bölgelerinde güveç yemekleri meşhurdur. Güveç, aslında kil ve topraktan yapılan yemek kabına verilen bir isim olsa da bugün bu kaplarda yapılan tarihin en eski yemeklerinden birine de 'güveç' diyoruz. Anadolu'da ilk çarklı çömlekçiliğe ait bulgulara, günümüzden yaklaşık 5 bin yıl önce Kayseri dolaylarında Alişar'da Boğazköy'de ve Truva'da rastlanmıştır.

Bir göveç hikayesi
Yıl 1982. Afyonkarahisar’da çalışıyorum. Bir arkadaşım aradı. Cumartesi senin yanına geleceğim diye. Bende göveç yapayım dedim. Kasaptan incik etini aldım. Evde güzelce göveci hazırladım, ilçede ki tek ekmek fırınına götürdüm.  Fırının sahibi Ahmet abiye sıkı sıkı tenbih ettim. Su koyma diye. Bana anlatma biliyoruz herhalde hiç mi göveç pişirmedik, 4 saat sonra gel göveçini al dedi. Göveç pişe dursun arkadaş geldi. Biraz etrafı gezdik sonra eve gittik. Hava kararmaya başlamıştı. Ben fırına gittim ve göveci aldım. Eve geldim. Sofrayı hazırladım. Göveci ortaya koydum kapağını açtım bir baktım göveç neredeseyse yok denecek kadar az. Etler gövecin dibinde. Bu göveç üç kişiye nasıl yetecek diye düşündüm ve az az arkadaşlara göveci dağıttım.
Ertesi gün ilk işim fırına gitmek oldu. Ahmet abi bizim gövece ne oldu? Dedim. Ahmet abi üstten üstten göveç  pişti mi?diye tadına bakarken göveci çok beğenmiş ve yemiş. Ben bu kadar lezzetli göveç yememiştim diyen Ahmet abi, ben sana bir göveç yaparım ödeşiriz demişti. Hala bekliyorum Ahmet abi, ne zaman yapacaksın? Benim göveci! 

//////

KARINCANIN SAHİBİ

Hükümdar Timur bir gün hapse düşer ve umudunu yitirir. Allah’ın işi bu ya karıncanın azmini Timur’un gözüne sokar. Bir buğday tanesidir karıncanın hikâyesi. Kendinden kat kat büyük bir buğday tanesini yuvasına ulaştırmak için her gün çabalar durur, defalarca dener, yorulunca yuvasına gider biraz dinlenir. Sabah kalkıp bakan Timur, karıncanın yine buğdayının peşinde olduğunu görür. Saymaya karar verir, karıncanın buğdayı kaç kez düşürüp, kaç kez tekrar kaldırmaya çalıştığını. Bini geçer yorulur, saymaktan vazgeçer. Karınca ise hiç yorulmaz, yıkılıp doğrulmaktan. Bir sabah gördüğüne şaşırır kalır koca hükümdar. Karıncanın sırtında bir buğday tanesi var. Yuvasına doğru gidiyor.
Timur karar verir, o sabah. Karıncanın taklitçisi olmaya, o kararına ne kadar sadık olmuş bizi bağlamaz ama bu hikâyenin tüm tükenmiş umutlara bir yol açmasını dilerim. Bir sabah gerçekten gücünüzün kalmadığını anladığınızda kalkar kalkmaz gözünün çarpacağı bir yere küçük bir not iliştirin. “Kalbim ne olur karıncayı unutma. Karıncanın sahibini ise asla unutma” diye.