GEREKSİZ YERE KONUŞAN İNSAN

Bazı insanlar konuşma bağımlısı oluyor ve gerekli gereksiz konuşuyor. Karşısındaki kişi ya da kişileri dinlemediği gibi konuşmak için sıra bekliyor. Hatta sıra bile beklemeden sürekli o konuşuyor. Bu kişiler, abartılı denebilecek miktarlarda konuşmaya meraklıdırlar ve kolay kolay da susmazlar. En önemli özellikleri ise boş konuşmaktır. Vakit geçirmek için saçma sapan konuşarak ve aslı astarı olmayan şeylerden bahsederler. Bu tür konuşmalar bir şey kazandırmadığı gibi zaman kaybına da neden olur. Süslü cümlelerle sizi etkilemeye çalışırken vaktinizi çalarlar.
Aslında bizim kültürümüzde az ve öz konuşmak önemli bir yer tutar. Yerinde konuşmak, az ve öz konuşmak Türklerde bilgeliğin simgesidir. Dolu bir kafa asla boş konuşmaz.
Uzun uzun yapılan konuşmalar dinleyenleri sıkar. Çoğu kişi bu konuşmaları anlamsız ve yapay bulur. Bir toplantıya veya seminere gittiğinizde uzun uzun konuşmalar yapılır, slâytlar gösterilir ve siz konuyu bir türlü anlayamazsınız. O anda sunum yapan kişi konuyu anlatmak için değil de siz anlamayın diye orada bulunuyormuş hissine kapılırsınız. Uzatılan sözler, dağınık sunumlar, karışık anlatımlar iyice katlanılmaz bir eziyet oluyor.
Lütfen birbirimize eziyet etmeyelim ve boşa konuşmayalım.

/////

Evlilik Ağacı

Son derece severek evlenen yeni bir çift, evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi. Ama şimdilerde, küçük bir söz, ufak bir olay, aralarında orta çaplı bir kavganın çıkmasına sebep oluyordu. Evliliklerinin daha ilk evresinde, bu işin hiç de düşündükleri gibi olmadığını anlamışlardı. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi fakat bir türlü anlaşamıyorlardı. Sonrasında bir akşam oturup, ilişkilerini bir daha gözden geçirmeye karar verirler. Her ikisi de boşanmayı istememekle birlikte, işlerin böyle gitmeyeceğinin de bilincindelerdi.

Erkek "Aklıma bir fikir geldi" der, "bahçeye bir ağaç dikelim ve bu ağaç üç ay içinde kurursa ayrılalım. Şayet kurumazsa bu ayrılma fikrini bir daha aklımızdan geçirmeyelim" der. Bu ilginç fikir eşinin de hoşuna gider. Ertesi gün bir meyve fidanı alıp birlikte bahçeye dikerler. Aradan bir ay geçmişti ki, bir gece ansızın her ikisinin de elinde içi su dolu bir bidonla bahçede karşılaşırlar. Demek her ikisi de bu fidanın kurumaması için ağaca su veriyorlarmış.

İşte bu karşılaşma ile hem ağacı hem de evliliklerini kurutmaktan kurtarmışlar. Ve bir daha da o olumsuz kelimeyi ne kullanmış ve ne de akıllarına getirmişler.

Evlilik iki kişinin aile kurmak üzere kanunların uygun görüldüğü şekilde iyi günde ve kötü günde bir araya gelinmesidir. Tabii, bu çoğu zaman görüldüğü kadar kolay değildir. Öncelikli sevgi, saygı ve uyum gerektirir. Bu yüzden kurumaması için fidana iki tarafında su vermesi gerekir.