GEÇ KALDINIZ GEÇ

 

 

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler diyor ya sanatçı işte ben de eğitimde kaybolan yıllarımızı geri verseler ülkenin iki yılda zirve yapacağının garantisini veririm.  1990 – 1991 Eğitim yılında köy okullarını kapatıp taşımalı eğitim sistemine geçilmişti, 20 bin 243 köy okulunun kapısına kilit vurularak kaderine terk edildi. Bu okulların birçoğu bakımsızlıktan çatıları göçtü duvarları yıkıldı kısacası milyonların umutları da o yıkılan okulların altında kaldı. Taşımalı eğitim sistemini Anavatan Hükümeti başlattı ve 3 milyon 275 bin öğrenci taşımalı  sistemle  eğitimlerine devam etti . Sistemi hiç eleştirmeden şikayetçi olmadan Merhum Demirel’in ANAYOL hükümeti devam ettirdi ardından REFAHYOL hükümeti DYP,  DSP,  SHP, RP hükümetleri geldi geçti eğitimde her şey mükemmelmiş edasıyla hiç umursamadı, Adalet ve Kalkınma Partisi AKP  iktidara geldi  yaklaşık 20  yıldır  eğitimde defalarca değişiklikler yapmasına rağmen  taşımalı eğitimden hiç bahsetmediler. Her ne hikmetse Milli Eğitim Bakanlığı   köy okullarını eğitime yeniden açıyoruz  dedi. Köyde bir öğrenci de olsa köy okulunu eğitime açacağız diyen Bakan Mahmut Özer köyde en az 5 küçük çocuk varsa ana sınıfları da açılacak dedi. Bu karar için hayli geç kalındı  sanıyorum asıl hatanın  Köy Enstitüleri’ni  kapatmakla yapıldığını  bilmeyen yoktur sanırım.  Köy enstitülerinin kapatılmasıyla  eğitimin temeline bomba konuldu,  zira buralardan mezun olup köylerde  ders başı yapan öğretmenler  sadece öğrencilere değil  köylü vatandaşlara da yardımcı olup modern tarımı anlatıyor  ağaçlarına nasıl aşı yapacağını gösteriyor hastalanan hayvanına  nasıl iğne vuracağını gösteriyordu.  Köy okullarında eğitim alan öğrencilerin kendilerinden gayri velilerde  hayli eğitim alıyordu. Küçümsemek için söylemiyorum şu anda görev yapan öğretmen arkadaşlara sorun bakalım kaç kişi ağaca aşı yapmış hasta bir danaya iğne yapmış bilmiyordur ve yapmamıştır.  Kısacası  şunu söylemek istiyorum  köy okullarını yeniden açsanız ne olur açmasanız ne olur? Atatürkçü aydın köy öğretmenlerinin  mezun olduğu Köy Enstitüleri’ni kapatıp  hazır taşımalı eğitim varken köylüyü imamlara teslim edip  her istediğinizi aldınız,  şimdi köylere  öğretmen  gönderseniz değişen ne olur  bende merak ediyorum. 31 yıl önce kapatılan köy okullarından bahsetmek gibi bir düşüncem yoktu. Bu haftaki yazımı Sao Paulo savaş gemisine ve İzmirlilerin feryatlarını yazacaktım hatta yazımın başlığı bile hazırdı Gülşen Bahane Gemi Şahane diyecektim. Şükürler olsun gemi Türk karasularına girmeyecek denildi. Bakan Murat Kurum bu geminin sökümüne izin vermiyoruz dedi. Dersime çalışmış olmama rağmen taşımalı eğitime değindim.

                                     ZAFER BAYRAMINDAN KORKAR OLDUK

Eskiden milli Bayramlarda en az dini bayramlar kadar heyecan duyar bayramın gelmesini dört gözle beklerdik. Çocukluğumda 23 Nisan lise yıllarımda 19 Mayıs,  30 Ağustos,  29 Ekim  Cumhuriyet Bayramları gurur kaynağımız ve coşkumuzdu  fakat öyle bir  durumdayız ki  bayramlarımızı kutlamaya korkar olduk. Bayrama günler kala hazırlıklar sürerdi. Tatilde köye gittiğimizde  köy okullarında  onlarca bayrak dalgalanırdı.  Camilerde mevlitler okunur,  Mustafa Kemal Atatürk ve Kahraman silah arkadaşlarına hediye eyledik  diye dualar edilirdi. Bu konuya neden değindim. Geçtiğimiz günlerde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ gittiği Cuma namazında bir imama hutbe sırasında Atatürk’ün adını anmadığı için Ümit Özdağ kendini tutamayarak  caminin içinden bağırarak Atatürk’ten bahsetmeyecek misiniz onun ruhuna  bir Fatiha göndermeyecek misiniz dedi.  Bu yeni bir kutuplaşmanın başlangıcı olmasın diyorum. Bu devletten maaş alan her bir ferdin  aldığı maaşın ve teneffüs ettiği havanın Mustafa Kemal Atatürk’e borçlu olduğunu unutmasın yeter. Kalın sağlıcakla