AKP ile MHP’nin bir araya gelmesi mümkün değil diyorduk.  Bizleri ters köşeye yatırıp bir araya geldiler. Sanki o hakaretler hiç yapmamışlar gibi can ciğer oldular. Türkiye’ye yeni bir sistem getirdiler. AKP ile MHP ikili bir ittifak oluşturarak cumhur ittifakını oluşturdular. Olaylarla ayrıştırılan ülke siyaseten de ayrıştı. Çünkü bu cumhur ittifakının karşısına millet ittifakı oluşturuldu.  Böylece ülke siyaseten de ayrıştırılmış oldu. Bu cumhur ittifakı kendinden yana olmayanları öyle bir eleştiriyor ki? Zannedersin ki ezeli ve ebedi düşmanımız Yunanistan’ı eleştiriyor. Ne ilet ve zilletleri kalıyor. Ne de teröristlikleri kalıyor. Bu ülke terör belasından dolayı çok acılı günler geçirdi. Karakollarımızı bastılar 20 askerimizin şehit ettiği günler oldu. Bu terörist kelimesi artık ülkemiz için en can yakıcı bir kelime olmuştur.   Nasıl oluyor da? Cumhur ittifakından olmayanları terörist olarak telaffuz edersiniz? Böyle siyaset olmaz olsun. Şu an millet ittifakında olanların, cumhur ittifakında olanların oranından fazladır. Millet ittifakını teröristler ile birlikte gösterenler önce aynaya bakmalıdırlar. Seçimlerde Öcalan’a mektup yazıp eylemlerde bulunmamalarını kim istedi? Öcalan’ı kullanan muhalefet miydi? Yoksa iktidar mıydı?  Olayları kendinize göre yönlendiriyorsunuz. Teröristler için sınır kapısına seyyar mahkeme kuran muhalefet miydi?  Teröristleri sınırdan içeri alabilmek için sınıra mahkemeyi kurduran iktidar değil miydi? Hâkim teröriste ne için geldin diye sorduğunda. Liderimiz Öcalan’ın çağrısı üzerine barışa katkıda bulunmak için geldim. Demesine rağmen. Yaz kâtip pişmanlık yasasından yararlanmak için geldim. Beyanında bulunmuştur. Diye yazdıranlar sizin sınıra kurdurduğunuz mahkemelerin hakimleri değil miydi? Aksi takdirde. Gelen teröristleri emniyetin tutuklaması gerekiyordu. Her şeyi işinize geldiği gibi kitabına uydurdunuz. İşte eski Türkiye de böyle dalavereli işler olmuyordu. Eski Türkiye de millette İBAN numarası verilmiyordu. Alavere dalavere işleri olmuyordu. Eski Türkiye de hiçbir kişiye ananı da alda git denilmiyordu. Eski Türkiye de hiç kimse Türk ismi anayasadan çıkarılsın diyemiyordu. Hiç kimsen andımız kaldırılsın diyemiyordu. Ne mutlu türküm diyene! İbaresi kaldırılsın diyemiyordu. Eski Türkiye de yer altı ve yer üstü milli servetlerimiz satılmıyordu. Milli servetlerimize servet katılıyordu. Yollar, fabrikalar yapılıyordu. İlk boğaz köprüsü eski Türkiye de yapıldı. Öyle yap işlet modeli gibi ucube bir sistemle değil. Parası ödenerek yapıldı. İşin kolayını buldunuz. Ucube bir sistem çıkardınız. Yap işlet diye? Yap işlet modeli hadi ne ise bir dereceye kadar. Fakat garantisi ne oluyor? Geçmediğimiz köprüye, kullanmadığımız hava limanına, binmediğimiz hızlı trene daha bazı tesisler para ödüyoruz. Birde doğmamış çocuklar dahi borçlu doğuyor. Bunlar hep yeni Türkiye’nin kuralları. Manevi değerlerimiz bile tarihten siliniyor. En önemlisi Türkiye cumhuriyetinin kurucusu mekânı cennet olsun. Rahmetli Atatürk’e ülkemizin cumhurbaşkanının gözünün içirişine baka baka hakaret etme cüreti gösterile biliniyor. Buna eski Türkiye de hiç kimse cüret edemezdi. İşte yeni Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki fark böyledir. Ben çok şeylere tanık oldum. Çünkü 10 yaşında beri siyasetin içerisindeyim. Yeni Türkiye söylemi bu ülkeyi çok kötü duruma getirmiştir. İşler öyle bir hale geldi ki? İçinden çıkılacak gibi değil.

Allah sonumuzu hayırlı etsin. Saygılarımla. 

Türkiye laiktir, laik kalacaktır.

Ne Mutlu Atatürkçüyüm diyenlere!

Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere!

Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere!

Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan oldun diyenlere!

Ne mutlu demokratım diyenlere!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!