DOĞANIN DÜZENİNİ BOZMAYIN

Şimdiye kadar birçok altın arama ruhsatı verdiniz. Doğayı hallaç pamuğu gibi attırdınız. Allah aşkına şimdiye kadar verdiğiniz altın arama ruhsatlarından ne kadar gelir elde ettiniz? Altın arayanlardan hiç altın aldınız mı? Yoksa boşa kürek mi çekildi? Kaz dağlarında altın arama ruhsatı verdiğiniz. Kanadalı şirket kaz dağlarında çam ağaçlarını pırasa doğrar gibi doğradı. O şirketin akıbetinin ne olduğunu bilmiyoruz. Orada o şirketin çam ağaçlarını kesmesini engellemeye çalışan. Vatan sever vatandaşlarımız vardı.  Onlara ceza falan kestirdiniz. Fakat çok uzun zamandır. Burada maden arayan şirket ’en ses seda yok. Şu altınlarımızı kendimiz çıkaramıyorsak. Yabancılara çıkartmayalım.  Bırakın dursun gelecek nesillerimiz çıkarsın. Hiç değilse gelecek nesillere yeraltı serveti bırakalım. O gelecek nesillere hiç milli servet bırakamıyoruz. Hiç değilse yer altı serveti bırakalım. Milli servet bırakıyoruz diye! Köprüleri, tüneli, hava alanlarını, kara yollarını, devlet hastanelerini söylemeyin! Çünkü onlar yap işlet modeli ile yapıldı.  Ne zaman kendimizin milli varlığımız olacağı belli değil. Esas konumuza gelelim. Zeytin alanları imara açılacakmış. Allah aşkına şu Arap ülkeleri hurma ağaçlarını kesiyorlar mı çok merak ediyorum? Onlarda asırlık hurma ağacı var ise. Bizimde asırlık zeytin ağaçlarımız var. Zeytinlik alanları imara açılacakmış?  Bu zeytinden ne kadar nüfus geçimini sağlıyor biliyor musunuz?  Tütünü bitirdiniz! Pancarı bitirdiniz! Pamuğu bitirdiniz? Susamı bitirdiniz!  Komple tarımı bitirdiniz. Bir zeytin kalmıştı! Şimdi sıra zeytine mi geldi? Zaten tarım yapılacak tarlalarda kalmadı. Bu zeytin alanlarının olduğu yerlerdeki vatandaşlar için. Bir proje yaptınız mı? O vatandaşlar geçimini nereden sağlayacaklar?  Zaten Türkiye de tarım diye bir şey kalmadı. Tarımla uğraşan %6-7 civarında bir toplum kaldı. Fakat bu sene tarımdan kopan epey tarımda çalışan var. Tahminime göre %2-3 tarımdan kopan olacak gibi görünüyor. Çünkü bu sene arazimi ekmeyeceğim diyenlerin oranı biraz fazla gibi gözüküyor. Çünkü ekecek durumları kalmadı. Şimdi traktörüne 24 liraya mazot alıp koyduğunda ne kadar tarlasını sürebilecek. Gübresini nasıl alacak? İlacını nasıl alacak? Sulama motorunu çalıştırmak için. Elektrik parasını nasıl ödeyecek. Zaten çiftçinin belini mazot kırdı. Çünkü köylünün traktör olmadan bir şey yapması mümkün değildir. Eskiden eşek ve atlar vardı. Şimdi onlarda yok.  Traktör köylünün hem eli hem ayağıdır. Mazotun düşürülmesi de mümkün değil. Artık tarımda çalışan nüfusun oranı %6-7 civarında idi. Bu oran daha da aşağı düşeceğe benziyor. Bu tarım alanlarını bitirdiniz. Fakat çok mazlumun ahını aldınız. Bunların ahının karşılığını öbür tarafta nasıl vereceksiniz?  Bu zeytin alanlarının imara açılmasına köy halkları karşı çıkıyor. Mahkemelerin karalarını bekleme den ağaçları kesmeye çalışıyorlar. Bu vatandaşlarımıza sakın olasınız ki güç kulandır mayın! Böyle yerlere jandarma bakıyor. Köylülerin üzerlerine jandarmayı göndermeyin. O jandarmalar da garibanların çocukları. Bu zeytin alanlarının imara açılmasını lütfen kaldırın. Bu doğanın düzenini bozmayın. Doğanın intikamını nasıl aldığını birçok yerde gördünüz.  Onun için doğanın düzeni ile oynamayın. Bu zeytin alanları da doğanın bir parçasıdır. Çünkü her yerde yetişmiyor. Beş şirketle el ele verdiniz. Ülkenin bütün düzenini bozdunuz. Bu beş şirket ile yapılan anlaşmalar ne için İngiliz kanunlarına göre yapıldı. Kendi ülkesinin mahkemelerine güvenmeye bir iktidar olur mu? Demek ki oluyormuş? Saygılarımla. 
Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. 
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!