DOĞADAN DERSİMİZİ ALDIK

Doğanın yarattığı dere yataklarından dersimizi aldık. Bunları bu işin ehli olanlar defalarca söylediler. Hiçbir zaman söylenenler dikkate alınmadı. Ülkenin en önemli sorunu ilim ve ilim adamlarına önem verilmemesidir. Dere yataklarına yapılan inşaatlar nedeni ile birçok küçük hasarlı olaylar atlattık. Fakat bu olaylardan ders almadık. Fakat bu sefer Kastamonu olayı kendini öyle bir gösterdi ki. Görmeyen gözün duymayan kulağın karşısına öyle bir dikildi ki? Ağızlarını bıçak açmaz oldu. Başka olaylarda suçluyu hemen buluyorlardı. Eskiler deyip geçiyorlardı. Fakat şimdi kimseye söyleyecek sözleri kalmamıştı. Çünkü bu dere yatağı konusunda birkaç olay yaşanmıştı. Bunların üzerinde durulmamıştı. Öyle küçük çaplı olaylar radarımıza girmiyor. O küçük olayların bir tanesinden bile ders alınmış olsaydı? Bu olaylar bu kadar felaket durumuna gelmezdi. Felaketler ülkemize kendiliğinden gelmiyor. Kendini göstere göstere geliyor. Dere yatağı olayı artık bu Kastamonu olayından sonra ele alınacaktır. Ve dere yatağı olayları gündemden düşecektir. Bu Kastamonu olayı çok şeyi gözler önüne sermiştir. Dere yatağına bundan böyle inşaat yapımına izin verilmeyecektir. Artık vatandaşlarımızda bu dere yatağına inşaat yapılmasına sıcak bakmayacaklardır. Çünkü çocuklar, annelerini babalarını, anne babalar çocuklarını kaybettiler. Bir anne içi yanarak. Yavrum elimden kaydı gitti diye feryat ediyor. Hakikaten bir insanın en yakınını göz göre göre kaybetmesi kadar acı bir olay olabilir mi? Bu olayları iklim değişiklikleri gibi değerlendirmek doğru değildir. Böyle değerlendirmek olaya bahane uydurmaktır. Bu olaylar, olayları ön görememekten kaynaklanmıştır. Doğa ile oynanmayacağını bilmemekten kaynaklanıyor. Doğa kendisine yapılan ihanetin intikamını bir gün mutlaka alır. Deprem şeklinde alır. Yangın şeklinde alır, sel baskını şeklinde alır. Şiddetli fırtına şeklinde alır. Doğa bir türlü intikamını alır. Bunlara hazırlık tedbirleri vardır. Yangının söndürmesinin en kolay yolu hava ile temasını kesmektir. Bu toprakla da olabilir. Yangın söndürme tüpleri ile de olabilir. Felaketlere ne kadar erken müdahale edilirse o kadar faydalıdır. Her felaketin kendine göre alınacak önleme tedbirleri vardır. Ona göre de ekipler vardır. Bu ekiple işlerinin uzmanıdır. Selde kullanılacak ekipler ayrıdır. Yüzme bilmeyen kişiler su olayının olduğu yerde faydalı olmaları mümkün değildir. Artık doğadan dersimizi aldık. Bu derse iyi çalışmak gereklidir. Bu doğa olaylarını iklim şartları diyerek geçiştirmek olumsuz bir söylemin göstergesidir.  Bu doğa olaylarına karşı gerekli tedbirler alınıyor mu? Bu çok önemli. Deprem payları üzerine inşaat yapmayacaksın. Altı su kaynağı olan bir yere inşaat yapmayacaksın. Oynak zemin depremde tehlikelidir. Depreme uygun araziye inşaat yapacaksın. İnşaatı mutlaka bir inşaat mühendisine yaptıracaksın. Maalesef ülkemizde parası olan müteahhit oluyor. Buda iyi sonuç vermiyor. Yangı ve sel felaketinde birçok vatandaşımız hayatın kaybetti. Evlerini kaybettiler, işlerini kaybettiler. Muhtaç duruma düştüler. Böyle durumda devletin devreye girip vatandaşın ihtiyacını karşılaması gerekir. Devlet çıkan olaylarda çaresiz duruma düşen vatandaşlara yine vatandaşların yardım etmesini istiyor. Dış ülkelere yardıma var. Kendi ülkemize gelince yardım parası yok. Vatandaşlarımıza İBAN numarası veriliyor.  Ülke artık çaresizlikler yaşıyor. Bunun yanında Suriye’den son zamanlarda devamlı şehitler geliyor. Şu durumda ordumuz birçok ülkeye dağılmış durumda. Şimdi birde Afganistan’a asker gönderdik. Allah ordumuza güç kuvvet versin. Ben ordumuzun böyle her yere gönderilmesine taraf değilim. Saygılarımla.

Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE?