DEPREMİN ONÜÇÜNCÜ GÜNÜ
Depremin onüçüncü günü olumlu-olumsuz eleştiriler ve doğruluğundan şüphe ettiğim yapılan çalışmaları karalayacak nitelikte düzenlenmiş video paylaşımları sürüp gidiyor. Bazı gruplar, depremi fırsat bilip devletin çeşitli kademelerindeki kuruluşları yıpratmaya çalışıyorlar. Yapılan yardımları, halkın yardımlaşmasını görmezlikten gelip, durup durup ortaya yalan haberler yayabiliyorlar. Nedir?, bu kin nefret. Neyin intikamını alıyorsunuz?
Devlet tüm gücünle çalışıyor. Örneğin; Büyükşehir Belediye Başkanımız Yücel Yılmaz, Osmaniye’de bölgenin tüm sorunları ile oradaki yetkililerle birlikte gidermek için canla başla çalışıyor.
İnsanlar ümitlerini kaybetmiyor, arama-kurtarma çalışmaları sürüyor ve mucizeler bitmiyor. Göçük altından bebeği, genci, yaşlısı kısacası insanlarımız çıkarılıyor.
Bir grup ise yapılanları görmezden gelip var gücü ile muhalefet etme gayreti içinde. Ey, ara karıştırıcılar, sizler T.C. Devleti’nden daha güçlü değilsiniz.
Ülkemizin her yerinden deprem bölgesine yardım gidiyor. Çadırlar, seyyar mutfaklar kuruluyor, gıda ve giyecek yardımları yapılıyor. Depremzedelerin İhtiyaçları karşılanıyor. Devlet ve vatandaş el ele iken ey muhalifler siz neyin kafasındasınız?
Bazı sendikalar ise üniversiteme dokunma diye eylem yapıyor, ortalığı karışmanın sırası mı? şimdi. Ne kadar acı. Gün birlik olma günü. Vefat edenlerin yakınlarına bakma, sahip çıkma zamanı. Mağduriyeti ortadan kaldırmak için canla başla çalışma zamanı. Yalan haberlerle çalışmaları engelleme zamanı değil.
“Malatya Özel Güvenim Bakım Merkezi’ndeki Engelli Bireyler Sokakta Kalıyor” gibi yalan haberlerle çalışmalara engel olamazsınız. Bırakın bu işleri bırakın…
/////
Pişman Olmayacağınız Bir Hayat Yaşamak Size Bağlı
“Mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız hayatınızı bir amaca bağlayın, kişilere veya eşyalara değil.” Albert Einstein
İnsanlar hayatları boyunca pişman olacakları şeyler yaparlar. Aslında pişman olmayacağınız bir hayat yaşamak tamamen size bağlı. Bunun için neler yapmalıyız? Bir göz atalım. Öncelikle; çevrenizde size zarar veren, uyum sağlamayan kişileri düzenli olarak ayıklayın. Yani size zararlı olduğunu düşündüğünüz her şeyi, arkadaşlarınızı bile. Bırakın sizi çevreleyen şeyler sizi rahatlatsın ve gitmek istediğiniz yönde ilerlemenize yardımcı olsun. Gülünç şeyler yapmaktan çekinmeyin. Yıllar sonra “Ah be ne zamanlardı!” deyip gülümseyeceksiniz. Yaptığınız şey yirmili yaşlardaki geçici bir heves olmak yerine, belki de ileride insanların o alanda parmak ile gösterecekleri biri olmanıza yol açacaktır.
Çok şey öğrenebileceğiniz bir iş bulmaya çalışın. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamak, ne kadar başarılı olursanız olun, kötü hissetmenize yol açacaktır. Yapmayın. Kimse sizinle aynı hayatı yaşamıyor, kardeşiniz bile. O yüzden sadece kendinize, başarınıza ve mutluluğunuza odaklanın. Deniz kıyısında ya da güzel bir manzaranın karşısında sessizce durun ve dinlenin. Böyle kısa anlar yeterince yaşamadığınız hissinin yükseldiği anlardır ve mücadeleye devam etmenizi sağlar.
Bir gün ölecek olduğunuzun bilincinde olmak sizi bazı şeyleri yapmaya daha çabuk ikna edebilir. İnsanları sevmeye başlamadan önce kendinizi sevmeyi öğrenin. Hayat kafanızın içindekiler değil. Karanlık düşüncelerinizden kurtulun. Gerçeklere tutunun. Mutlu olmak hayatı yaşamak demektir. Anılarınıza bağlanın. Tecrübeler sizi ileriye taşıyacak, adımlarınızı hissetmenizi sağlayacaktır. Eğlenceli ve rahatlatan müzikler dinleyin! Sonuçta kaybedecek neyiniz var ki?
Steve Jobs, kalbinizi dinlememek için hiçbir sebebiniz yok diyor. Haksız da sayılmaz.
Yorum yapın