DEPREMİN ALTINDA KALDIK
Büyük devletiz diye övünüyoruz. Maalesef deprem imtihanında sınıfta kalındık. Allah bu asil Türk milletinden razı olsun. Devlet olarak eleştiri yapılması yanlıştır. Devlet bir bütündür. Bu ülkede yaşayan herkes devletin bir parçasıdır. Onun için devlet olarak eleştiri yapılması yanlıştır. Eleştiri yapacaklar devlet olarak değil. İktidar olarak eleştiri yapılması en doğrusudur. Çünkü iktidar devletin bir parçasıdır. Şimdi günlerdir deprem olayı konuşuluyor. Allah bu Türk milletinden razı olsun. Deprem zedelere yardım için tek yürek olmuştur. Vatandaşın ve sivil toplum örgütlerinin yaptıkları yardımları. Sanki iktidar yapmış gibi bu yardımları sahipleniyorlar. İktidar bu yardım olayında sınıfta kalmıştır. Muğla’dan yola çıkan bir sivil toplum örgütünün yardım aracı durduruluyor. Araca asılı olan pankart sökülüyor. Muğla valiliği pankartı asıyorlar. Yardım aracının devletle hiçbir ilgisi yokken. Valilik kendi pankartını astırıyor. Bu ülke bu gibi olayları hiç hak etmiyor. Ne demek benim belediyem? Onu belediyesi demek? Maalesef ülkeye bu ayrımcılığı getirdiler. Bu ayrımcılığı bu ülkeye iktidar getirmiştir. Sırf iktidarlığını garanti altına almak içindir. Allah sonumuzu hayırlı etsin. Bir meşhur sözümüz vardır. Bir elim nesi var? İki elin sesi var denir. Bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen deprem bölgesinde hala çadır konusu bir türlü halledilemedi. Eskiden böyle olaylarda devlet nerede diye bağırılmamıştır. Çadır konusu olmamıştır. Hala çadır konusu halledilemedi. Biz böyle konularda görmeye alışın olduğumuz Kızılay vardı. Hemen Kızılay devreye girerdi. Şimdi Kızılay çadır görülmeyince millet Kızılay nere diye sordu? Sen misin soran Be arsız. Be şerefsiz? Be namussuz Kızılay nerde diye soruyor. Diye cumhurbaşkanımız tarafından soran haşlandı. Kızılay 2500 kişiye yemek veriyor dedi. Eski Türkiye de Kızılay vardı. Yeni Türkiye afat varmış. Tamam anladık o zaman bu çadır sorunu hala neden çözülemedi? Yanlış duymadı isem Kızılay Binali’nin tanıdıklarının eline geçmiş. Bir çadırda iki üç aile birlikte kalıyorlarmış. Bir kişide nöbet tutuyormuş. Buda emniyet sorunu olduğunun göstergesidir. Bu sorun içişleri bakanı Süleyman Soyluya aittir. Nerede? Emniyet güçleri soylu bey? Bu iş teröristin giydiği ayakkabısının numarasını biliyoruz diye övünmekle olmuyor. Deprem bölgesinde emniyetsizlik sorunu var. Bölgede çadır sorunu halledilemedi. Emniyet sorunu halledilmedi. Vatandaşlar koruma olayını kendileri halletmeye çalışıyor. İtibarda tasarruf olmaz. Bu söylem iktidarın çokça kullandığı bir söylemdir. Pekiyi hiçbir şeyi kalmamış bir kişiye 10 bin lira yardım parası vermek itibarı artırıyor mu? Yoksa bu 10 bin lirayı sadaka olarak mı veriyorsunuz? Yaşlı bir bey bütün aile fertlerini kaybetmiş. Tek başına kalmış bütün aile fertleri kendi evlerinin yıkığı altında kalmış. Deprem yardımı yaptık diye kesinlikler övünmeyin. Bu vatandaşlar onlara yardımı hiç esirgemiyor. Kendileri yemiyor içmiyor. Deprem bölgesine gönderiyor. Parti olarak bölgeye yardım yapıldı. Bildiğim kadarı ile o bölgede bir yardım standımız var. Halen gene başkanımız. Gültekin Uysal o bölgede. Cuma akşamı KRT TV deprem bölgesinde ki genel başkanımıza bağlanarak bölge hakkın bilgi almıştır. Ev yapmaya çok hızlı başlıyorlar. Sahi ev için milletten topladıkları paralar ne oldu? O parası toplanan evlerin yapımına başlandığını duymadım. Duyan var mı? Yoksa şimdi yapımına başlayacakları evler o parası toplanan evler olmasın. Bakın milletin içi yanarken. Deprem bölgesinde sessizce seçim bürosu açmışlar. Allah sonumuzu hayırlı etsin. Durumumuz hiç iyi gözükmüyor. Hala çadır konusu çözülmemiş. Daha depremim enkazı kaldırılmadan. Ev yapımına başlıyoruz diyorlar. Söylediğim gibi ev yapmak için topladıkları paraların karşılığı olarak mı evleri yapmaya başlayacaklar? Çünkü o topladıkları paralar için ev yapımına başlanmış olduğunu duymadım. Zaman içerisinde o paraları toplanan evlerin durumunu öğreniriz. Saygılarımla.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Yorum yapın