DEPREM İÇİN ÖNERİLER
Ülkemiz jeolojik durumu, topoğrafik yapısı ve iklimi nedeniyle doğal afetleri sık sık yaşamaktadır. Doğal afetlerin neden olduğu can kaybının yanı sıra önemli ekonomik kayıplar da meydana gelmektedir. Türkiye, yeryüzünün en aktif fay zonları içerisinde bulunan ve her zaman büyük deprem tehlikesi ve riskine maruz olan bir ülkedir.
Türkiye deprem bölgeleri haritası esas alındığında ülke topraklarının % 96’sının farklı oranlarda deprem tehlikesine sahip bölgeler içerisinde yer aldığı ve nüfusun % 98’inin bu bölgelerde yaşadığı görülmektedir.
Deprem olgusu bir ülkedeki yapı düzeyi düşüklüğünü en acımasız biçimde ortaya koymaktadır. Bu olguda sosyo-teknik, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik boyutlar bulunmaktadır. Deprem kaçınılmaz bir doğal olaydır. İnsanoğlu – doğa ilişkisinin pek çok örneğin de belirleyici ve hükmedici unsur, hep doğa olmuştur. Bu nedenle depremi ortadan kaldırmanın imkansızlığı nedeniyle, deprem etkilerini, hasar ve kayıplarını azaltma yoluna gidilmeli, çağdaş bilim ve teknolojiden yararlanılmalıdır.
Başka bir deyişle deprem risklerini azaltarak onunla birlikte yaşamak ana felsefemiz olmalıdır. Verilere göre; Türkiye'de yaklaşık onbeş milyon bina var, konut var. Bunların %55’i ruhsatsız ve kaçak. Bunların %60’ı yirmi yaş üzerinde. Yaşlı apartmanlar ve binalar. Bunların %40’ı depreme karşı güvensiz ve içlerinde %10’luk öyle bir kısım var ki hemen yıkılıp yenilenmesi gerekiyor. Bunlar depremlerle göçen, ağır hasar alan veya orta hasar alan yapılara benzer özellikteki yapılardır.
NELER YAPILMALI?
Depremlere ilişkin araştırma ve geliştirme faaliyetleri desteklenmelidir. Ülke genelindeki depremsellik öncelikli olarak kayıt altına alınmalı ve dikkatle izlenmelidir. Deprem bölgelerinde yerleşim alanları dikkatlice belirlenmeli ve ona göre yapı ruhsatı verilmelidir. Yapı projelendirme ve uygulama kalitesine ve denetimine kesinlikle önem verilmelidir. Depremin fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel etkileri kesinlikle giderilmeli ve can kayıpları mutlaka önlenmelidir. Depremin hemen sonrasında sosyo-ekonomik yaşama dönüş çok hızlı bir şekilde yürütülmeli ve gerçekleştirilmelidir. Sadece deprem değil diğer afetlerin neden olduğu yıkımları doğru biçimde algılayıp değerlendirme ve bunların zararlarını azaltma yoluna muhakkak gidilmelidir.
Bu coğrafyada yaşıyor isek, bu coğrafyanın gerçeklerini iyi bilmemiz şarttır. Bu coğrafyanın % 96'sı deprem bölgesidir. Bunun için depreme dayanıklı mimarı projeler çizilmeli ve uygulanmalıdır. En önemlisi ise bizler vatandaş olarak deprem gerçeğini aklımızdan çıkarmadan yaşamalı ve ona hareket etmeliyiz.
Yorum yapın