CİMRİLİK ÜZERİNE
Cimrinin sözlük anlamı şöyle: Parası olduğu halde harcamayan, türlü sıkıntılar çekerek para biriktiren, para harcamaya eli varmayan (kimse). Şöyle bir düşündüğünüzde, bu insanlardan çevrenizde hatta yakın akrabalarınız arasında bile olduğunu görürsünüz. Belki de siz bu tanıma uyan en uygun kişiniz. Cimri insanların bir çok ortak özelliği var. Bu özellikler bazen yoksul olan kişilerin davranışları ile örtüşüyor. Bu yüzden cimri ile yoksulu karıştırmamak gerekiyor.
Cimri insanların ortak özelliklerine gelecek olursak, şöyle sıralanabilir. İşe evden yemek getirmek, suyu tuvaletin çeşmesinden doldurup gün boyu tüketmek, çay-kahve içmemek, cimri olduklarını kabul etmemek, parayı saklamak için kazanmak, her zaman hesabı karşı taraf ödemelidir, fazla arkadaşa gerek yoktur çünkü fazla arkadaş cep boşaltır, hiç eşya atılmamalı ölene kadar kullanmalıdır, para onlar için güvencedir, cimriler parayı ellerinde tuttukları için genelde ekonomik durumu iyi olanlardır. Siz gördünüz mi? bilmem ama, ben şimdiye kadar cimri olup da fakir olan insan görmedim. Cimri kişi bir paylaşımda bulunacağı zaman kendisinden sanki bir parça kopuyor muşçasına rahatsız olur ve bir kayıp yaşayacağını düşünür. Toplumumuzda cimrilik ekonomik olarak algılansa da cimriliğin farklı boyutları da vardır.
CİMRİ FIKRASI: Cimrinin biri arkadaşına anlatıyordu: “Zavallı bir dilenciye, sana yüz bin lira versem ne yaparsın?” dedim. “Sevincimden aklımı oynatırım,” dedi. “Peki, sen ne yaptın?” “Ne yapacağım, adamı aklını oynatmaktan kurtardım…”
Yıllar önce yakınlarım arasında cimriliği ile tanınan bir kişi, ağır bir hastalığa yakalanmış ve yaşamının son anlarında biriktirdiği bütün parayı bir vakfa bağışlarken düşüncelerini “benim zannetmiştim meğer hiçbir şey benim değilmiş” diye ifade etmişti. Aslında, cimrilik insan yaşamını olumsuz yönde etkileyen bir davranış. Kişi bundan kurtulmak için öncelikle hiçbir şeye sahip olmadığının farkına varmalı ve ona göre yaşamalıdır. Bu dünyadan öbür tarafa para götürülmeyeceğini herkes gibi cimriler de biliyor da vazgeçemiyorlar işte.
/////
NE ÇOK GÜN VAR
“19 Ocak Ulusal Patlamış Mısır Günü”
Ülkemizde kutlanan o kadar çok gün var ki, hangi birini yazacağınızı, hangi birini kutlayacağınızı inanın bilemezsiniz. Örneğin, 1 Ağustos Dünya İzci Fuları Günü. Bu günün anlamını bilmek ve kutlamak için neler yapılır bilemedim. Olayın hikayesi ise şu: Her yılın Ağustos ayının 1. günü tüm dünyadaki izcilerin, izcilik ruhunu görünür kılmak için sivil hayatlarında izcilik fularlarını takarak yapmış oldukları eylem. 1907 yılında Brownsea Adası'ndaki ilk izci kamp ile Avusturyalı izcilerle başlayan bu hareket, hızla dünyaya yayılarak koca bir aileye dönüşmüş. Fular herkes için basit nesne olarak görünse de bir izci için büyük bir sembol ve onur manasını taşıyormuş. İzcilerin; “dünyayı bulduğundan daha iyi bir yer olarak bırakma” gibi bir görevleri var ve 1 Ağustos da bunu sembolleri olan fular ile kamuya hatırlatıyorlar.
Pek bilinmeyen günler: Avrupa Günü (5 Mayıs), Dünya Yakışıklılar Günü (2 Ağustos), Dünya Hostesler Günü (31 Mayıs), Dünya Hostesler Günü (13 Ekim), Dünya Yoksullukla Mücadele Günü (17 Ekim), 4 Ocak Ulusal Spagetti Günü, 8 Ocak Dünya Köpüklü Banyo Günü, 14 Ocak Evcil Hayvanınızı Giydirin Günü, 19 Ocak Ulusal Patlamış Mısır Günü, 1 Mart Dünya İltifat Günü, 18 Mart Dünya Uyku Günü, 6 Mayıs Ödev Yok Günü, 18 Mayıs Bulaşıksız Günü, 25 Mayıs Havlu Günü, 4 Haziran Kedine Sarıl Günü, 20 Ağustos Dünya Sivrisinek Günü, 9 Eylül Oyuncak Ayı Günü.
Daha pek çok gün var ve yazmakla bitecek gibi değil. Bu kadarı size fikir vermek için bence yeterli. Sizde isterseniz bir gün icat eder, kutlayabilirsiniz. Önce aile arasında sonrasın da tüm dünya da.
Yorum yapın