ÇİÇEK HASTALIĞI

1883 yılında geçen bir diziyi izlerken çiçek hastalığına yakalanan bir aileyi kasaba dışına zorla çıkardılar ve bir daha kasabaya gelmelerini yasakladılar. Ben konuyu merak ettim ve araştırdım. O yıllarda bu kadar korkulan ve insanların toplu ölümlerine yol açan çiçek hastalığı neydi? Günümüz de var mıydı? Çiçek hastalığı tarihte görülen en geniş yayılıma ve ölüme sebep olan bulaşıcı bir hastalıktır. İki türü bulunur: Variola major ve variola minor olarak adlandırılır. Variola major yaklaşık %30 öldürücüdür ve ağır seyreder. Variola minör ise daha hafif seyreder ve öldürücülük oranı %1 kadardır. Tarihte ilk aşı, çiçek hastalığının aşısıdır. Çiçek hastalığı virüsü için herhangi bir tedavi bulunmamakla birlikte yakalanma olasılığını azaltmak için korunma yöntemleri bulunur. Yapılan aşılama programları sayesinde variola virüsü yani çiçek hastalığı tamamen ortadan kaldırılmıştır.

 Çiçek hastalığı, her yaşta ve her cinste kişilerde görülen, irinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan, ateşli, ağır ve bulaşıcı bu hastalığın aşısını İngiliz cerrah Edward Jenner'ın bulduğu kabul edilir. Eskiden büyük salgınlar yapan ve pek çok kişinin ölümüne yolaçan çiçek hastalığından korunmak için aşılanma yapılır. Bu arada 1-20 yıl arasında değişen bağışıklık salgılar. 1966'da WHO'nun başlattığı kampanya sonucu tüm Dünya ülkelerinde çiçek aşısı yapılarak, hastalık görünmez oldu ve çiçek aşısı zorunlu aşı programından çıkarıldı. Ancak 1976'da Etiyopya ve Somali'de iki çiçek olgusu bildirildi. Çiçek hastalığı, bildirimi zorunlu hastalıklardandır. Yakalandığı çiçek hastalığı sonucunda güzelliği bozulan Lady Mary Wortley Montagu (d. 1689 - ö. 1762), hem çok yönlü kişiliği, hem de değişik tür ve üsluplarda yazdığı mektuplarıyla ünlüdür. Lady Montagu, İstanbul'da bulunduğu sırada çiçek aşısını öğrenmiş ve bu yöntemin İngiltere'de tanınmasına öncülük etmiştir.

Günümüzde kimsenin önemsemediği Çiçek Hastalığının yerini Korona aldı. Korona da bir gün gelir umarım tarihteki yerini alır ve insanlığı tehdit etmekten çıkar.

/////

SÜREKLİ HÜKÜMETİ ELEŞTİREN TİPLER

Eleman Bursa'nın en meşhur, en pahalı restaurantına gitmiş hükümeti eleştiriyor. Üzerindeki kıyafetinde ucuz olan hiçbir şey yok. Hepsi pahalı markalar. Marka giyinmiş olan elemanın ayakkabıları ucuzlukta dört bin lira imiş. Benim kimsenin kıyafetine, markasına takıldığım yok. Takıldığım nokta bu kadar durumun iyiyken hükümeti neden eleştiriyorsun?

Fakir, fukara, gariban ne yapsın? Hiç gidemeyecekleri bir yerde sen arkadaşlarınla yemek yiyor ve hesabı ödüyorsun. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu denir senin yaptığına. Sürekli hükümeti, devlet yetkililerinin yaptığı işleri kötüleyen bazı kişiler yolda giderken ayağını taşa çarpsa hükümet bana konforlu bir yol sunamadı eleştiriye başlıyorlar.

Bu hükümetin yaptığı iyi bir şey yok mu hiç? Biraz mantıklı olalım. Muhalefet partileri de aynı. Hükümeti eleştirip dururken ekonomi ile ilgili bir çözüm önerisi getirmiyorlar. Eleştirinin de ucu bucağı yok. Her şeyi eleştiriyorlar. Bu bir alışkanlık ve yaşam tarzları olmuş artık. Hiçbir şeyi eleştirmeden rahat edemezler hatta uyuyamazlar.

Özellikle sosyal medyadaki eleştiriler ise küfürlü oluyor. Kimsenin kimseye küfür etme gibi bir hakkı yok. Sen, herkese küfür edeceksin sonra mahkemeye verilince ve ceza alınca ver yansın edeceksin. Sana küfür etseler hoşuna gider mi? Maalesef, her yeniliğe ve ilerlemeye karşı olan, her yeni düzenlemeden sonra  mahkemelere koşan ,ülke için hiç bir proje üretmeyen bu eleştirici tutkunları her zaman olacaktır. Ancak; biraz sakinleşin ve kendinizi kaybetmeyin.