BÖYLESİNE SINIFTA KALMAYI HABABAM BİLE BAŞARAMAZ

Bugün ikinci yarı yıl başlıyor di mi?...
Dıgıdık dıgıdık test’sel ve sınav’sal bombalamaya devam.
Düşünüyoruz da…
Balıkesir Lisesi’nden mezun olduğumuz 1988 yılında da, öncesinde de o güzide liseden her yıl, üniversite sınavlarında ilk 100’e giren öğrenci çıkardı… Aynı şekilde başka düz liselerden de….
Bu başarı biz mezun olduktan beş altı yıl daha sürdü ama…
Nasıl başardık 2000’li yıllardan itibaren eğitimi böyle mahvetmeyi…
İçi boş, cılkı çıkmış, yap boza dönen, bilgi veremeyen, sınavlara endekslenmiş ezberci bir eğitim ile….
Düşünüyoruz da Milli Eğitimin alim(!) bürokratları, bir kurul oluştursalar….
50 yıllık eğitimcileri ama uygulamadan gelenleri alsalar, hatta ve hatta emekli olan eski çınarlara ağırlık verseler ve okul öncesinden liseye kadar her kademeden eğitimcilerin ortak payda altına alınacak görüşlerini uygulamaya soksalar eminiz burası Beyaz Zambaklar Ülkesi olur.
Bizim zamanımızda Anadolu Lisesi, Fen Liseleri ve parasız yatılı okullar ile askeri okullar vardı.
Hırslı olan, çok zehir olan ve nihayetinde isteyen bu okulların sınavına girer istemeyen girmez ve bizim gibi normal liselerimize devam ederlerdi.
Normal liselerdeki öğretmen kalitesi de şimdinin en özel mi özel okulundan kat kat üstündü.
N’oldu sonra?..
Tüm liseler Anadolu Lisesi’ne çevrildi.
Ortaokulu bitiren her çocuğun liseye sınavla girmesi geldi.
Liseye sınavla giren çocukların üniversiteye sınavsız girmesi için tonlarca fakülte, özel üniversite açıldı, üniversite puanları düşürüldü, dolmayan kontenjanlar için yeni yeni kontenjan açıldı, özel üniversiteler öğrenci gelsin diye çocuklara yalvarır hale geldi, promosyon ve iş garantisi veren özel üniversiteler ile lise sonrası alan Salı Pazarı’na döndü.
Aklınız alıyor mu şimdi, üniversiteye giriş böylesine kolaylaştırılırken liseye girişe sınavın, yaş itibariyle çocuk olarak kabul edilen o büyük kitleyi okuldan nasıl soğuttuğunu…
İsteyenin sınava girdiği o Anadolu Liseleri ve Fen Liseleri klasiğine niye son verildi; açıklayan ve anlayan var mı?..
Düz olarak tabir ettiğimiz o eski liselerimizin başarısını şimdi hangi Anadolu Lisesi yakalıyor?
Tüm liselerin adının başına Anadolu gelince kalite mi geliyor?..
Son 20-25 yılda Milli Eğitim’deki geriye gidişin kitap olarak yazılması gerekir.
Her gelen gidenin üstüne nasıl hata yapmaya devam eder?
Nasıl bilimsel eğitimden uzaklaşılır?
Tekrar yineliyoruz, mesleğinde duayen olmuş köklü çınarlarından bir 50 kişilik kurul oluşturun…
Milli Eğitim uçar mı uçmaz mı o zaman tartışalım…
Geçmişteki başarı şimdi yoksa…
Her geçen yıl başarı/bilgi/öğrenme düzeyi düşüyorsa…
Bunun sebeplerini bulmak, görmek ve çözmek hiç de zor olmamalı di mi?..
Şimdi yer gök Anadolu Lisesi.
Bir de yanlarında sayılarının takip edilmesi mümkün olmaz hale gelen özel okullar…
Özel okullar, farkındalık yaratmak için özel bir çaba ve kulvarda yürüyorlar, en azından öğrencilerin daha çok sosyalleşmesi için uğraş veriyorlarsa da oralarda da öğretmenler açısından öyle bir devri daim var ki, üç dört yıl aynı okulda görev yapan öğretmen parmakla gösterilir hale geliyor.
Bir de ne akla hizmet alındığı anlaşılmayan kararlar var bizim Milli Eğitimimiz tarafından.
En komiğimize gideni.
Dershaneler kapatıldı di mi, şu ve bu gerekçelerle. 
Amenna.
İyi de şimdi her yer özel kurs, etüt merkezi, falan filan.
Tabelayı değiştirdik, dersaneleri bitirdik di mi?..
Milli Eğitimin 2000’li yıllardan itibaren böylesine geriye götürülmesi, böylesine eğitimin çuvallaması gerçekten büyük maharet ister, başardı her gelen ve giden, bohça-yama-yapboz ve bu kafayla.