BİZİ BÖYLE TÜKETTİLER

Türkiye’nin parlayan yıldızı Köy Enstitüleri’nin kuruluşunu kutladık. Aslında buruk bir şekilde sadece andık desek daha doğru olur. 17 Nisan 1940 yılında T.B.M.M’de 278 oyla Köy Enstitüleri’nin kurulmasına oy birliği ile karar verildi.

Köy Enstitüleri Türkiye’ye özgün farklı bir eğitim öğretim modeliydi diğer okullardan çok farklı olan Köy Enstitüleri kapatılmamış olsaydı ne açlık var diye bağıranlar olurdu nede Ukrayna’dan buğday alırdık nede Kanada’dan Mercimek kıtlık olacakmış sözlerini ise hiç duymazdık. Köy Enstitüleri’ne girmek için 5 yıllık köy ilkokulunu bitirmiş kız veya erkek köy çocukları parasız yatılı Köy Enstitüleri’ne alınırdı.

Derslerin yarısı kültür yarısı teknik tarım olarak görülürdü enstitüler 500 ila 1000 dönüm tarıma uygun yerlere kurulur yarışmayla belirlenen bina projelerini öğretmen ve öğrencilerin katkılarıyla inşa edilirdi. Köy çocukları 5 yıl işe dayanıklı olarak yetiştirilir daha sonra köylere öğretmen olarak atanırdı.

Köye gidecek öğretmen için köylüden okul ve öğretmen evi yapılması istenirdi.  Köye gidecek öğretmene toprak tarım aletleri, tohum, fidan ve 60 lira sermaye verilir bunların yanı sıra ilk 6 ayda 20 lira aylık verilir öğretmenin köyde kuracağı uygulamalı işletme hayvan araç gereç devletindi ancak işletmeden elde edilecek ürün ise öğretmenin oluyordu.

Öğretmen gittiği köyde 20 yıl hizmet vermek zoruna oluyordu köylüye yardım ederek eğitim öğretim ve üretim konusunda köylüleri bilinçlendiriyordu.

Köy Enstitüleri, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve ilk öğretim genel müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un eseridir ancak bu eseri hiçte iyi günler beklemiyordu.

17 Nisan 1940 tarihinde Köy Enstitüleri’nin kurulmasını Türkiye Büyük Millet Meclisinde oylanırken oylamaya katılmayan 148 milletvekilinden üçü, 6 yıl sonra Demokrat partiyi kurdu.

Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü işte bundan sonraki süreç ise çok acı geçti. 1952 yılında Demokrat Partili Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Köy Enstitüleri’ne köy öğretmen okulu adını verdi, okullara gidip öğrenci ve öğretmenleri azarladı.

Zorunlu din dersi koydu daha da ileriye giderek Enstitüleri din adamları merkezi yapma önerisi getirdi ve 27 Ocak 1954 tarihinde Türkiye’nin üzerindeki güneşi söndürdüler Köy Enstitüleri’ni kapattılar.

Domatesi 30 liradan, hıyarı 25 liradan, taze fasulyeyi 80 liradan alın alamıyoruz diye hiç dert yanmayın. Kırklareli (Kepirtepe),  Sakarya (Arifiye), Kastamonu (Gölköy), Samsun (Akpınar), Trabzon (Beşikdüzü), Kars (Cılavuz), Balıkesir ( Savaştepe), Ankara (Hasanoğlan), Sivas (Yıldızeli), Erzurum (Pulur), İzmir (Kızılçullu), Eskişehir (Çifteler),  Konya (İvriz),  Kayseri (Pazarçren), Malatya (Akçadağ), Diyarbakır (Diçle),  Van (Erciş),  Aydın (Ortaklar),  Isparta (Gönen),  Adana (Düziçi), Antalya (Aksu) bu 21 Köy Enstitüsünü kendi çıkarları için kapatıp  yoksul köy gençliğinin geleceğiyle oynayanlar, ülkenin kalkınmasını bile bile engelleyenler fakir ve bilinçsiz köylüyü kaderiyle baş başa bırakanlar acaba  mezarlarında rahat yatıyor mu?  sadece merak ettim.