BİZİ BİTİRMİŞLER

Yaşadığımız büyük deprem sonrası Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın demekle yetinen milyonlardan bir kaçıyız. Soğukta depremzedelerin neler çektiğini bilipte onlar için bir şeyler yapamamak insan olarak bizimde içimizi acıtıyor.

Ama yapacak bir şeyimiz yok. Kısacası elde yok avuçta yok. Bu duygularla kahrolurken deprem bölgesinde yaşanan olaylarla bir kez daha yıkılıyoruz. Biz buralarda olup bitenden rahatsız oluyorsak oralarda sağ kalan ve yaşadığı bölgeleri hala terk etmek istemeyen vatandaşlarımız nasıl rahatsız oluyordur. Kim bilir hani yeri gelince koskoca deriz ya yani en büyük anlamında koskoca devlet Haluk Levent’le Oğuzhan Uğur’la uğraşıyor. “Biz varken siz yardım toplayamazsınız” diyor.  Sanatçı Kenan İmirzalıoğlu,  Oktay Kaynarca çalıştıkları kanaldan ilişikleri kesiliyor yani aba altından sopalar gösteriliyor.

Ondan sonra birlik beraberlik nutukları atılıyor. Oysa sağ gözün sol göze güveni kalmamış nasıl kalsın ki.  Devletin vatandaşına güveni kalmamışken konuyla ilgili bir kanıt deprem arama kurtarmada canla başla çalışan Soma, Amasya, Zonguldak madencilerin tüm uğraşları sonrası enkaz altından yaralıları çıkaracağı sırada AFAD ekipleri kameraları çağırıp madencilere siz bırakın yaralıyı biz alırız demelerini tüm ekipler biliyor.

AFAD devlet değil mi? bu kıskançlık niye! bunun dışında çok önemli bir konuya mutlaka değinmem gerekiyor. Özellikle Hatay’da  her milletten insan yaşıyor ve deprem hepsini vurdu. Onlarca yerli yabancı kurtarma ekibi görev yaptı nedense sadece bir ekip yaralı çıkartırken tekbir getirdi ALAHUEKBER  diye. Bağırmanın anlamı nedir? öğrendiğim kadarıyla bunu yapanlar Kızılay kurtarma  ekibiymiş. Be kardeşim tekbir diye bağıracağına “TEDBİR” diye bağırsaydın belki yetkililer tedbir alırdı. Bunlar başka ülkelerde yaşanır mı bilmiyorum bildiğim tek şey bunlar diğer ülkelerde olsaydı bu kadar insan ölmezdi.

Çünkü başka ülkelerde imar barışı olmuyor. Çünkü başka ülkelerde demirden çimentodan çalınmıyor. Çünkü başka ülkelerde bilim adamları gençlere örnek olacak şekilde konuşuyor. Bizimkiler gibi kendisine güldürmüyor. Şimdi depremden bahsederken bilim adamlarına geçtin ne alaka bakın tane tane anlatıyorum. 2019  yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararnamesiyle Türkiye Uzay Ajansı Başkanlığına Serdar Hüseyin Yıldırım getirildi.

Serdar Hüseyin Yıldırım kimdir? 

1961 yılında  İstanbul Üsküdar’da dünyaya gelmiş.  Kadıköy Anadolu Lisesini bitirmiş. Ardından  İ.T.Ü. uçak mühendisliği bölümünde okurken  1980 yılında  Berlin Teknik Üniversitesi’ne geçiş yapmış Ulaşım Bilimleri Fakültesi Havacılık ve  Uzay Bilimleri Bölümünden mezun olmuş.  12 yıl çeşitli hava yollarında çalışmış proje danışmanlığı yapmış ve Kadir Has Üniversitesinde 5 yıl boyunca hava yolu işletmeciliği dersleri vermiş. Bu zatı muhterem 2019 tarihinde Türkiye Uzay Ajansı Başkanı görevine getirilmiş ve bir konferansında  aynen şunları söylüyor: “Sokaklardaki elektrik direklerini düşünün onlar kadar 7,8,10  metre demir çubuklar titanyum alaşımlı sert çubuklar uçları sivri  içinde patlayıcı yok, bir şey yok bu çubukları uyduya yerleştiriyorlar ve istedikleri hedefe gönderebiliyorlar savaşçı bu çubuklar yerin 5 kilometre altına kadar iniyor ve 7.8 şiddetinde deprem meydana geliyor. Bunları tespit etmek de mümkün olmuyor.” diyor

Kim diyor Türkiye Uzay Ajansı Başkanı hadi gel de çocuklarına bilimden yer kabuğundan faydan fay hattından bahset sadece bunlar mı değil tabi milletçe üzüldüğümüz deprem nedeniyle bozulan morallerimizin düzelmesi için iyi bir şeyler duymak istiyoruz ama nafile.

Hatay’da  İlke Apartman sakinleri yakınlarını arıyor bulamıyor. Apartman enkazı başında nöbet tutuyor 19 kişi kayıp hastaneler arandı morklar arandı 19 kişi yok. Başka merak edilen konu İskenderun limanında  deprem nedeniyle başlayan yangında neler yandı? yangın nasıl çıktı? zararımız nedir?  hiç kimseden çıt çıkmıyor sanki 4.5  gün liman yanmamış  sanki bir şey olmamış.  Adıyaman İSİAD otelde hayatını kaybeden gencecik canlar KKTC voleybol kız, erkek takımlarından kurtulan olmadı. Henüz ömrünün baharını bile yaşamadan  otel enkazında yaşamını yitiren sporcu kafilesine tam olarak üzüntülerimizi dile getiremeden otelle ilgili yayın yasağı getirilmesi neyin nesidir düşünmek gerekir.  Yazımın başlığına uyan bir yazı olduğunu sanıyorum. Kalın Sağlıcakla.