BİRAZ SAYGILI OLALIM

Atatürk’ü ve kurduğu Cumhuriyeti sevmeye bilirsiniz. Sevmek mecburiyetinde değilsiniz. Sevmenizi de beklemiyoruz. Fakat gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz. Fakat ölmüş insanlara saygı duymak gerekir. Bir olay benim çok kafama takıldı. Bir olay oldu. Bu olay geçtiğimiz senede olmuştu. Ondan önce oldu mu? Hatırlamıyorum! Geçen sene bu olay olduğunda bazıları yanlış yaptı. Hata yaptılar herhalde diye düşündüm. Fakat ayni olay bu senede olunca bu olayı iki üç gündür. Büyüğe koyuyorum dolduramıyorum. Küçüğe koyuyorum aldıramıyorum. Bir türlü olan olaya bir anlam veremedim. En sonunda olayı çözdüm. Olay şu idi! Geçen senede olmuştu. Ben üzerinde durmamıştım. Bu senede olunca planlanmış bir olay olduğu anlaşıldı. Anıt kabrin merdivenlerin den inince orada organize edilmiş bir topluluk oluyor. Cumhurbaşkanı anıt kabirden çıkıp bahçeye inmek için merdivenlere geldiğinde. Orada organize edilmiş topluluk alkışlamaya başlıyor. Herkes anıt kabrin oradan çıktığında hüzünlü bir şekilde. Bazıları mendille gözyaşını silerken. Bu topluluk coşku ile cumhurbaşkanını alkışlıyor. Demek ki bunlar coşkulu olarak oraya gelmişler ve coşkularını cumhurbaşkanı ile de paylaşıyorlar. Ankara da 7 sene görev yaptım. Bizde her bayram giderdik. Ben hiçbir zaman orada alkış görmedim ve duymadım. Fakat iki sendir bu alkış olayına şahit oluyorum. Yanlış anlaşılma olmasın. Olay anıt kabrin çıkışında ki Merdivenlerin önünde oluyor. Anıt kabrin bahçesinden çıkış falan değil. Anıt kabrin bulunduğu yerden çıkılan merdivenlerin önünde oluyor. Bu alkış olayını geçen sene hiç gale almamıştım. Bu senede ayni olay olunca olayı irdelemeye başladım. Büyüğe koydum dolmadı. Küçüğe koydum almadı. En sonunda düşüncem cuk dedi yerine oturdu. Anıt kabrin bahçesinden çıkıldıktan sonra olsa hiç kafamı yormazdım. Hemen anıt kabrin çıkışındaki merdivenlerin önünde olması beni düşünceye sevk etti. Bu alkışın anlamını çok düşündükten sonra buldum. Çünkü küçüğe koydum almadı. Büyüğe koydum dolmadı. Bu alkışın anlamı olsa olsa bu olabilir. Diye düşündüm. Hemen anıt kabrin olduğu mekândan çıkınca olan merdivenlerin önünde bu olay iki senedir gerçekleşiyor. Bu alkışı yapanlar cumhurbaşkanına şunu demek ye getiriyorlar. “Siz burada yatandan büyüksünüz ve güçlüsünüz demeye getirdikleri kanaatine” vardım. Çünkü çok düşündüm düşündüğüm hiç birisi ile ölçüşmedi. Yalnız bu söylediğim ölçüştü. “Siz burada yatanda daha büyüksünüz anlamı çıkıyor”. Bu da ölmüş bir kişiye karşı saygısızlıktır. Bu dünyada hiç kimse baki değildir. Bütün canlılar bu ölümü tadacak. Onun için ölenlerimiz için biraz saygılı olmakta fayda olacağına inanıyorum. Zaten ölen birisinin arkasından konuşmak caiz değildir. Onun için ölenlerimize karşı saygılı olmamız gerekir. Çünkü bu dünyaya misafir geldik. Misafirlik süremiz dolduğunda herkes imamın kayığına binecektir. Bu dünya “sultan Süleyman’a bile kalmadı” lafı boşuna söylenmemiştir. Peygamber efendimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor. “Hiç ölmeyecek gibi çalış. Yarın ölecekmiş gibi ibadetinizi et” diye buyurmuştur. Onun için ölenlerimize lütfen saygılı olalım. Saygılarımla.

Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu demokratın diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!