BAZI KONULARA KARAR VERİLEMİYOR

İktidar kararsızlık içerisinde görünüyor. Bir şeye kesin bir karar veremiyorlar. Referanduma gidelim diyorlar. 3-4 gün sonra vazgeçiyorlar. Gidecekleri referandumdan ciddi bir sonuç alınacağına inanmıyorlar. Şunu referanduma götürelim diyorlar. Sonra vazgeçiyorlar. Ciddi bir referandum arıyorlar. İktidarı yakından ilgilendiren bir konu olsa hemen referanduma gidilecekler. Gidilecek ciddi bir referandumdan çıkacak sonucun seçimde iktidarı etkileyeceğinin hesabı yapılıyor. Onun için referandumu çok istiyorlar. Fakat referanduma götürülecek olayın ciddi bir şey olmasını arzu ediyorlar. Baş örtüsünü referanduma götürelim dediler. Sonra vazgeçtiler. Bu referandumda ciddi bir oylama olmayacağı kanısında olmalılar ki? Baş örtüsü için yapılacak referandumun ciddi bir sonucunun olmayacağı kanısında olmalılar ki. Referandumdan vazgeçtiler. Referandumdan beklentileri yapılacak seçilerin neticesini gösterecek bir oylama olmasını arzu ediyorlar. Başörtüsü için yapılacak bir referandum. Öyle beklentiye verilecek bir oylama olmayacağı için. Referandumdan vazgeçtiler. Kendileri için faydalı olabilecek bir olay yarattılar. Anıt kabir önünde yapılan karşılama olayını yaptılar. 29 Ekim de yapılan karşılama olayını kendileri için çok yararlı olduğunu zannetmiş olmalılar ki? 10 Kasım da daha kalabalık ve sözlü karşılama yapıldı. Her yer Tayyip Erdoğan diye slogan atıldı. Bu anıt kabrin hemen önünde yapılan o gösteri. Anıt kabir kurallarına uymayan bir karşılamadır. İşte tek adam rejiminin getirdiği yenilikler bunlardır. Anıt kabirde slogan atılamaz, alkış yapılamaz gibi yasakları delen bir rejimdir. Orada bu karşılamanın yapılmasının bir anlamı olmalı. Ben o kadar düşündüm en uygu olan anlam. Atatürk beni afetsin. Çünkü söylemi kendime yakıştıramıyorum. Fakat başka bir izah yolu da bulamadım. Cümle biraz kaba gibi geldi. O karşılamanın ve atılan sloganların anlamı. Şudur “burada yatandan daha büyük ve daha güçlüsün” anlamı çıkmak tadadır. Mekânı cennet olsun. Atatürk’e öyle bir unvan dünya devletleri tarafından verilmiş bir unvandır. Asrın lideri unvanı verilmiştir. Türkiye de bu unvana sahip olabilecek bir fani olacağını tahmin etmiyorum. Atatürk ile kendini mukayese ettirmeye çalışmak boşa kürek çekmek gibi bir şeydir. Türkleri sevmiyorsunuz. İnkâr edemezsiniz! “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına almış bir partiyiz. Bize Türkçülük içinde kimse gelmesin diyen” sizsiniz. Türk ırkı diye bir ırk yok diyen sizsiniz. Bu ülkede 60 milyon Türk var. Bu 60 milyon Türk. Bu ülkeye gökten zembille inmedi. Bu Türk ırkının 16 devlet kurduğunu neden inkâr edemiyorsunuz? İnkâr ederseniz tarihi inkâr etmiş olacaksınız. Türk ırkı diye bir ırk yok derseniz o dönemlerde yaşayanları inkâr etmiş oluyorsunuz. Türkleri sevmiyorsunuz. Bu ülkenin kurucusu Atatürk’ü sevmiyorsunuz. Cumhuriyeti sevmiyorsunuz. Biz sizden bunları sevmenizi beklemiyoruz. Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz. Acaba merak ediyorum. Bunları sevmeden o makamlarda oturmak nasıl bir duygudur. Tabii insan sevmediği bir milletin arasında dolaşmayı da sevmez. Diğer liderler mekanları cennet olsun. Milletin içerisinde dolaşmaktan ve millet ile olmaktan zevk alıyorlardı. Biz iki kişi Rahmetli Demirel’i cumaya götürdük. Dünya işte böyle bir dünya. Birileri milletle olmaktan zevk alır. Bazıları da gösteriş olsun diye arkasında 20-25 araba ve havadan takip eden bir helikopterin takip etmesinden hoşlana kişiler. Allah herkesin gönlüne göre versin. Biz yönetenimiz şu partidenmiş bu partidenmiş diye ayrımcılık yapmayız. Kim olursa olsun bizim yöneticimizdir. Saygılar.

Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem; Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım. Türk varlığına armağan olsun. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!