BAŞKALARINA AVUÇ AÇMAK

İnsan ne için başkalarına avuç açar? İhtiyacını karşılayamadığı ve karşılamaya da gücü yetmediği için.  Başkasına avuç açmak durumunda kalır.  Ülkelerde aynen böyledir. 2002 senesinden önce ülke başkalarına avuç aşmıyordu. Çünkü tarımda ve hayvancılık da kendi kendine yete bilen 7 ülkeden birisi idik. Bacaları tüten fabrikalar vardı. Üreten iççileri vardı. Çalışan limanları vardı. Bunların hepsi birer, ikişer satıldı. Tarımı ve hayvancılığı bitirdik. Bacaları üreten işçiler sayesinde tüten fabrikalar vardı. Bu fabrikaları sattık. Çalışan limanları dahi sattık. Bugüne gelelim. Başkalarına avuç açan bir ülke olduk. Bu günlerde ilişki kurmaya çalıştığımız ülkelere bakar mısınız? Birleşik Arap Emirlikleri, Afrika’nın güneyindeki isimleri dahi duyulmamış bazı ülkeler ile ilişki kurmaya çalışıyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri birkaç ailenin bir araya gelerek kurdukları emirliklerdir. Arap ülkelerinde Bu Arap emirlikleri öyle bir iki adet falan değil. Geçen hafta içerisinde bir kanal izledim. Arap kanalı cumhur başkanı orada imiş. Size Bir Milyon doz aşı getirdim. Daha devamı gelecek diyordu. Türkiye’nin aşı ihtiyacı bitmiş. Dışarıdan para ile aldığımız aşıları o Arap ülkesine götürülmüş. Bu ne lahana turşusu bu ne perhiz. Sözünün tam yeri değil mi?  Öyle ya itibarda tasarruf olmaz. O götürülen aşılarla itibarımız yükselmiştir. Şimdi sizlere soruyorum. El aleme el açarken böyle göstermelik olaylara gerek var mı?  Türkiye ye aferin para ile satın aldıkları aşıları yardım olsun diye bir Afrika ülkesine götürmüş mü diyeceklerini mi zannediyorlar? Herkes kendi derdine döşmüş biz de kendi derdimize düştük fakat bizi anlaya iktidar yok. İktidar kendi havasında. Biz şu an dışarıya avuç açan bir ülke durumundayız. Bunu inkâr edemeyiz! Dışarıya avuç açan ülke olmaya bilirdik.  Amerika tarımda çalışan %38 oranında çalışanınız var. Bunu %15 civarına düşürün dediğinde. Tütüne, pancara, pamukaki işçi oranların %15 düşürmeyi düşünmeseydik. Tütün işleme fabrikaları çalışsaydı. Sigara fabrikaları üretim yapsaydı. Bugün tekel bayilerinde yabancı sigara markaları yerin. Türk marka sigaralar olurdu. Tütünü, pancarı bitirmekle yabancıların çiftçilerine kazandırdık. Kendi çiftçimize kota konulmuştu.  Çifti ye bu tarladan misal veriyorum. 5 balyadan fazla tütün üretemeyeceksin denildi. 5 balyada fazlasını köylü hiş bir tüccara satamadı. Fazlasını tarlasına götürüp yaktı. Keza Pancarda da ayni durum oldu. Pancarlarını hayvanlarına küspe yerine yedirdiler. Her sene kota düştü bu günkü hazın durum ortaya çıktı. Şimdi tarımda çalışanlarımızın oranı %6-7 civarına düştü. Bu sene tahmin ediyorum bu oran daha da düştü. Çünkü köylü tarladan koparıldı. Kopmaya mecbur kaldılar. Bu sene çok çiftçi tarlasını ekmedi. Tanıdığım birisi 30 dönüm arazim var. Bu sene ekmeyeceğim çünkü zarar ediyorum dedi.  Bu olaylar olmasaydı. O fabrikalar da üreten işçiler çalışsaydı. Bugün avuç açan ülke durumunda olmazdık. 2002 senesinden önce yabancı ülkelere avuç açmıyorduk. Tarım bir ülkenin en önemli ihtiyacıdır. Tarımdan destek gelmeyen ülkeler işte böyle. Yabancılara avuç açarlar. Bu ülkelerden biriside ne yazık ki biz olduk. Bundan sonra bu tarım işine önem vermezsek daha kötü durumlar bizi bekliyor demektir. Saygılarımla.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir.  Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. 
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim dilenler. Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!