BALIKESİR’DE YAŞAMAK MI?, BAŞKA BİR İLE GÖÇ ETMEK Mİ?

“Balıkesir’den ne bekliyoruz?”

Dün uzun süreden beri görüşmediğimiz arkadaşlarla bir araya geldik. Bu arkadaşların kimi Balıkesir dışında yaşıyor ve zaman zaman toplanıyoruz. Eskiden ayda bir kez Balıkesir de toplanırdık, Pandemi nedeni ile bu süreç uzadı. Her toplantı da bir konu seçiyor o konu üzerinde yoğunlaşıp fikirlerimizi aktarıyoruz. Geçtiğimiz toplantının konusu “Balıkesir’den ne bekliyoruz? İdi.”

Balıkesir’den ne bekliyoruz?

Saygınca bir yaşam. İyi çalışma şartları. *Bireylerin ihtiyaçlarını karşılama. *Eğitim koşulları ve avantajları barındırma. *Yaşayışı, hayatı, sağlığı, varlığı ve geçimi kapsayan dirlik. *Yani her açıdan iyi olma hali ve tabii ki ‘eğlenme’. Büyüyen Balıkesir’de trafik de zaman geçirmek istemiyoruz. Her yere yürüyerek ve bisikletle gitmek istiyoruz. Kolay erişilebilecek banka, okul, spor salonu istiyoruz. Özellikle yazın kullanılmayan okulların sosyal alanlarının halka açılmasını istiyoruz. Yıllardan beri konuşulan ve bir türlü gerçekleşmeyen şehir için raylı sistemi istiyoruz. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, her kesimden insanın katılımıyla birlikteliği, çevreyi, eşitliği ön planda tutan yeni, insancıl kent kültürü geliştirmeliyiz. 15 Dakikalık Kent modelini istiyoruz.

Balıkesir’de biraz daha insan odaklı, daha iyi bir yaşam için sosyal kavramın geliştirilmesini istiyoruz. Kadın, erkek, yaşlı, genç, engelli, yoksul; hep birlikte, huzur içinde yaşamak için Balıkesir’de yaşamak istiyoruz. Hava kirliği istemiyoruz. Kısacası bizim toplantıdan çıkan sonuç şu: Balıkesirliler değişim istiyor. Yönetimde olanların daha hızlı çözüm üretmesini istiyor. Hatta hemen, şimdi. Çünkü; yarın olsun bakarız deme lüksümüz kalmadı.

/////

ARKADAŞLIK-DOSTLUK

“Dünyada dost yoktur, dostum”. Sokrat

İnsanlar uzun süre arkadaşlık yaptıkları kişileri bir anda çok basit bir konuşmasından veya davranışından dolayı harcayıp arkadaşlıklarını bitirebiliyor. Her insanın güvendiği, dertlerini paylaştığı bir arkadaşı olmalıdır. Başımız sıkıştığında arayacağımız birine ihtiyaç duyarız.

Ben sosyal biriyim. Çok arkadaşım var. Bu konuda çok şanslıyım diyenlerin gerçekten dedikleri doğru mu? Bu zor bir soru. Bence, aile üyeleri dışında aslında kimsenin düşündüğü kadar arkadaşı yok.

Arkadaşlık –Dostluk kavramını, Nil Gün, “Minik Adımlar, Büyük Kazanımlar” kitabında şöyle anlatmış: “Arkadaşların bir bölümü, etkinlik arkadaşıdır, bir bölümü ise iş arkadaşıdır. Bu kişilerin bir bölümü ile etkinliklerin dışında da zamanımızı paylaşırız. İç dünyamızı paylaşırız. Daha yakın arkadaşlık geliştiririz. En yakın arkadaşlıklar geliştirdiğimiz kişilere, “dostumuz” deriz. Arkadaşların sayısı fazla olabilir ama dostların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.”

Geçenlerde bir cenazede yıllardan beri görmediğim bir arkadaşa rastlayınca konuşmaya başladık. O kadar çok şey birikmiş ki, anlatıp duruyoruz. Arkadaşın oğlu da yanımızda idi ve şöyle dedi. “Baba, ben bu abiyi hiç tanıyorum, hiç görmedim ve anladığım kadarı ile siz çok samimisiniz. Bu nasıl oluyor?” Arkadaş şöyle cevap verdi. “Bizim Erhan’la yıllar öncesine dayanan bir dostluğumuz var. Birbirimizi görmesek bile dostluğumuz devam etti ve eski dostlar birbirlerini gördüklerinde kaldıkları yerden muhabbete devam ederler.”

Çok arkadaşı olup hiç dostu olmayan çok kişi vardır. O nedenle, birçok kişi için gerçek aile üyeleri, dostlarıdır. Yaşamında tek bir dostun varsa şanslısındır. Çünkü bazı kişilerin belki çok tanışı, hatta arkadaşı olabilir ama hiç dostu yoktur. Dostluk, bir kişinin sahip olabileceği en büyük armağandır. Arkadaşlık ve dostluk ilişkilerine, yaşamın bir armağanı olarak bak.