AVUÇ AÇMAYAN BİR ÜLKE OLURMUYDUK?
Bu konuya bir önceki yazımda değinmiştim. AKP 2002 senesinde dış borcu 453 milyar dolara çıkmış. Şimdi şapkayı önümüze koyalım. Eğri oturalım doğru konuşalım. Teslim alınan borsun üzerine 338 milyar dolar daha borç eklenmiş. Bu kadar fabrikalar satıldı. Tesisler ve limanlar satıldı. Bir zamanlar millet arasında şöyle bir söylem vardı. Çalıyorlar amma yol yapıyorlar deniliyordu. Fakat yine de avuç açan ülke olmaya bilirdik. Bu mümkün müydü? İtibarda tasarruf olmaz diye düşünmeseydik. Devletin itibarını düşünerek hareket etmiş olsaydık. Mümkün olabilirdi! 1 150 odalı saray yapana kadar. Çankaya da ki cumhurbaşkanlığı köşkü ile yetinebilseydin. 15 uçak alana kadar? 3-4 uçakla yetine bilseydik. Libya da Kaddafi’yi devirmek için çalışanlara uçaklar dolusu para yardı mı yapmasaydık. Bu uçaklar sözünü kullanmamın sebebi. Bu söylemi bir TV kanalında bizzat dönemin başbakanının kendisinde dinledim. Şöyle demişti “bir uçakla gönderir isek. Uçak düşecek falan olursa. Paranın tamamı gitmesin diye daha fazla uçakla gönderdik paraları” demişti. Zaten Libya lideri Kaddafi’nin bizimle bir sorunu da yoktu. Kıbrıs çıkartmasında Türkiye ye ambargo uyguladılar. Bazı uçaklarımızın motorunu tamir edecek parça bulamıyorduk. Mekânı cennet olsun rahmetli Kaddafi ihtiyacımız olan bütün malzemeleri bize göndermişti. Hatta uçaklarım emrinizde demişti. Bir uçağımızın motoru arıza yaptı. Kaddafi malzemeyi değil motorun kendisini gönderdi. Böyle bir kişiye karşı ayaklananlara yardım etmenin anlamı ne idi hala anlamış değilim. İnsan kendisine iyilik yapan birisine bu kadar kötü davranması için. Ortada bir mesele olması gerekmez mi? Fakat böyle bir olayın olduğunu hiç duymadık. O paralar sayesinde Kaddafi ye karşı olanlara zafer kazandı. Kaddafi öldürüldü. Kaddafi ile ne meselemiz vardı. Bunu öğrenmek nasip olmadı. Benim kanaatime göre Kaddafi’nin güçlü olmasından korktular. Tabii birde olan bizim paralarımıza oldu. Teröristlerin ağa babası olan Barzani ye bile para yardımı yaptık. Bu paralar boş yere harcanmasaydı. İtibarda tasarruf olmaz diyerek har bulup harman savrulmasaydık. O paralar ile bir yerlere yatırım yapılsaydı. Bugün yabancılara el açan ülke olmazdık. Tarımdaki çalışanların oranının düşürülme isteğini ret edip. Tarımda çalışanların oranını düşürmeseydik. Bugün dışarıya karşı hem boynumuz bükük olmazdık. Hem de Onurumuz ile oynanma olayı olmazdı. Bir ülkenin tarımından ekonomisine katkı gelmez ise o ülkenin ekonomisi düzelmez. Çünkü en elzem olan ekmeğin yapıldığı buğday olmazsa olmazımızdır. Biz buğdayı dışarıdan alıyoruz. Pekiyi biz değil miydik? 2002’den önce tarımda kendi kendine yete bilen 7 ülkeden birisi değil miydik? Kolumuzda böyle altın bir bilezik varken biz bu bileziğe bile sahip olamadık. Bunların sebebi işe ehli olanların getirilmemesinden kaynaklanan olaylardır. İşte tarım bakanı görevinden alındı? Zaten bu kişinin bakan atanması dahi yanlış olaydır. Peygamber efendimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor. “İşe ehlini tevdi ediniz” diyor. Yanı işi ehli olana verin demekte dedir. Bu ülkeye AKP’nin yaptığı en büyük kötülük bencil olmasındandır. Her yerde benim adamım olacak demesinden kaynaklanıyor. Ülke tarımını, endüstrisini böyle bitirdiler. AKP sık sık bu kelimeyi kullanıyor. Nereden nereye der sık sık? Evet nereden nereye geldik. Kendi kendine yetebilen ülke avuç açar hale getirildi. Allah yine eski günlerimizi göstersin. Eski Türkiye de böyle olaylar yoktu. Yeni Türkiye de bunları yaşar hale geldik. İkide bir eski Türkiye deyip duruyorlar. O eski Türkiye dediğiniz döneme kurban olun be? Yeni Türkiye diyenler? Siz o dediğiniz eski Türkiye’yi hala iktidarın dediği eski Türkiye olarak mı görüyorsunuz. Yoksa utanıp ta o söylemin arkasına sığınmaya mı çalışıyorsunuz? Artık aslımıza dönün. Eski Türkiye dediğiniz bu toprakların kökü eski Türkiye’dir. Sağılarımla.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 05-03 -2022 Mustafa KOÇAL
Yorum yapın