ANITKABİR

10 Kasım günü Karesi Atatürk Evi’nin açılışı sırasında yanımda bulunan Hacı abi, şunları söyledi: “Yıl, 1972. Ankara'dayım. Anıtkabir'e Gazi Mustafa Kemal’in kabrini ziyarete gittim. Kabrin başında tam dua etmeye başlamışken nöbetçi asker hızlıca yanıma gelerek ellerime vurdu ve burada dua etmek yasak dedi. Ben çok şaşırdım ve öylece kalakaldım. Ne yapacağımı şaşırdım ve Atam, ne haldeyiz, sana dua bile ettirmiyorlar dedikten sonra oradan ayrıldım.”

Ne kadar acı bir hatıra. Günümüzde böyle bir şey olması söz konusu değil. Ülke ne günlerden geçmiş. Buna benzer bir olay benim de başımdan geçmişti. 1982 yılında çalıştığım lisede Mehmet Akif Ersoy’u anma programının sonunda fatiha okundu diye  ellerini dua için kaldıran herkesi, ben dahil Ağır Ceza Mahkemesine sevk etmişler ve Okul Müdürü görevden alınmıştı. Yıllar sonra bir lisede müdürlük yaparken müfettiş gelmiş ve okulda mescit aramıştı. Israrla mescidin nerede olduğunu sormuştu. Okulda mescit olamayacağını bunun suç olduğunu uzun uzun anlatmıştı. Bu konuşmayı yaparken de aradığı mescidin içinde idik. 

Müslüman bir ülkede zamanın da neler çekmişiz...

SALGIN HIZ KESMİYOR

 İnsanlar covid salgını ile ölürken sanki ölümler kanıksandı gibi oldu. Dün İzmirin bir ilçesinde dostlarla buluştuğumuzda konu döndü dolaştı aşıya geldi. Benim dışımda aşını tamamlamış arkadaşımız çıkmadı. Kimi hiç aşı olmamış, kimi bir aşı olmuş, kimi de Türk aşısını (Turkovac ) bekliyormuş. Hepsinin kendine göre inandığı bir bahanesi var. Şaşırmamak elde değil. İnsanlar bu salgından dolayı vefat edip duruyor. Hatta bugün bir arkadaşımızın eşi covid den vefat etti ve saat 10.30 da Çınarlıdere Mezarlığında toprağa verildi.

Salgından herkes gibi bende sıkıldım. Ancak; kurallara uyarak hayatıma devam ediyorum. Aşı olmak, maske, mesafe gibi kurallara uymak zorunluluk olmasa bile sorumluluktur.

23-29 Ekim arasında vaka yoğunluğu bir önceki haftaya göre en çok artan 10 il  arasında 3ncü sırada Balıkesir var. Aşı olmada üst sıralarda yer alan ilimiz covid yayılımında da üst sırada. Ben aşı oldum bana bir şey olmaz mantığı, ben bugüne kadar aşı olmadım hasta da olmadım mantığı salgının yayılmasının en önemli unsurlarından biri.

Ülke olarak aşı konusunda maalesef hedeflenen başarıya ulaşılamamıştır. Aşı karşıtlığı, aşı kararsızlığı bunun önemli nedenleri. İlk dozu olmayanlar aşı olmalı ve ikinci dozu erteleyenler ise konuyu sürüncemede bırakmadan aşısını olmalıdır. 1nci dozu olan ve 2.ci doz aşıyı olmayan arkadaşıma sordum.-Neden 2nci tozu olmadın? Şöyle dedi.-Çok işim var, fırsat bulup gidemiyorum. Milletin çok önemli işleri var ve bu işler kendi sağlığından toplum sağlığından daha önemli bir hale gelmiş durumda.

Covid salgını konusunda bir kuralsızlık var ve aldı başını gidiyor. Camilerde de maske, mesafe ve seccade olayı yavaş yavaş kalkmaya başladı. İmam kardeşlerimiz bile maskesiz hutbe verip, namaz kıldırabiliyor.

İŞTE AŞI OLMAYAN BİRİNİN SAĞLIK BAKANIMIZA YAPTIĞI YORUM

“Bu zamana kadar aşı olmamışız koronada olmamışız hala bizlere kararsız gözüyle mi bakıyorsunuz bilakis o kadar kararlıyız ki kafamıza silah dayasan yinede olmayacağım artık anlayın yakamızdan düşün.benim bedenim bana ait ecelim ne zaman gelirse o zaman ölürüm.” Bu düşüncelerle bu ülkede ve dünyada Corona asla bitmez.

SON SÖZ

Riske karşı ideal sonuç; tam doz aşı ile elde ediliyor. Gebelerin, kronik hastalığı olanların ve 60 yaş üzerindekilerin tam aşılı olmaları son derece önemlidir. İki doz mRNA aşısı olanlardan şu an öncelik grubundakiler de zaman kaybetmeden randevu alabilir. Aşı ertelemeye gelmez.