AKARYAKIT ZAMMI TAVAN YAPTI

Herkesin arabası var. Kapıcıda bile araba var diyorlardı. Başka ülkelerin yöneticileri vatandaşının rahat etmesi için her yolu deniyor. Bizim yöneticilerimiz de arabaları var diye eleştiriyorlar.  Bunlar vatandaşının bir şeyi olsun istemiyorlar. Bizim elimize baksınlar. Verdiğim kadarı ile yaşasınlar diyorlar. Milletin arabası olması, beli ki rahatsız etti. Ne yapsınlar arabalarınızı satın diyemiyorlar. Öyle ise arabalarına binemesinler diye akaryakıt zammına yüklendiler. Benzin ve mazot iki üç ay önce 7- 8 lira civarlarında idi. Şimdi benzin tam yüz de yüz zamlandı. 15 lirayı geçti. Arabalara binmesinler diye bunu yapıyorlar. Fakat akaryakıta zam demek iğneden ipliğe her şeye zam demektir.  Birde gururla bu duruma biraz daha katlanacağız diyorlar. Enflasyon ile mücadele edeceğiz diyorlar. Enflasyon ile mücadele edecek olanlar akar yakıta böyle zam yapmaz. Hani Avrupa bizi kıskanıyor diyorlar ya? İçte Avrupa sizin yaptıklarınızı kıskanmıyor.  Bizim gibi bir millete sahip olamadıkları için kıskanıyorlar. Çünkü şu akaryakıta yapılan zam onlarda yapılsaydı? Herkes sokaklara dökülürdü. Ve zammın hepsi olmasa dahi %50 den fazlasını geri almak zorunda kalırlardı. İşte Avrupa ülkeleri Türk milletinin bu davranışını kıskanıyor. Amma onlarda demokrasi var. Sözüm ona bizde de demokrasi var. Sözde demokrasi var. İktidar olduklarında ne demişlerdi? Demokrasi bizim bir amaç değil bir gereçtir. Bindiğimiz trenden istasyona geldiğimizde ineriz demişlerdi. Birde biz dinine kinine sahip çıkacak nesil yetiştireceğiz demişlerdi. Bunlarda başarılı oldular. İstedikleri gibi bir nesil yetiştirdiler. İstedikleri istasyona geldiler demokrasi treninden de indiler. Bu zamlara ses çıkaramıyoruz. Demokrasilerde eylem yapmak hak aramak vatandaşın hakkıdır. Nerede demokrasi. Yabancı ülkelerde eylem yapanları polis koruyor. Provokatörler aralarına karışmasın ve eylem yapanları rahatsız etmesinler diye emniyet tedbir alıyor. Bizde sokağa kafasını çıkaran karşısında polisi görüyor. Verin bu kardeşinize yetkiyi ülke nasıl yönetilirmiş görsünler diye milletten oy istediler. Millet iyi niyetli olarak istediklerini verdi. Fakat oyu milletin menfaati için istememmişler. Kendi ikballeri için istemişler. Onlar Allahtan istediler bir göz. Millet verdi iki göz. Böyle olacağı beli idi. 1919 tarihini ret ediyorum denildi. Hiç kimseden ses çıktı mı? Bu cumhuriyetin kurucusuna yöneticilerin gözünün içine bakarak hakaret edenlere ses çıkaran oldu mu? Hayat pahalılığı aldı başını gidiyor. Yoksulluk her gün artıyor. Millet ekmek derdine düştü. Biz yokluğun alasını gördük. Her kuyruğu gördüm. Gazyağı kuyruğunu gördüm değil yaşadım. Şeker kuyruğunu yaşadım. Fakat ekmek kuyruğunu yaşamadın. Hem de yokluk içerisinde. Şimdi modern dünyada ekmek kuyruğu görüyoruz. Biz 2002 de tarımda kendi kendine yetebilen 7 ülkeden birisi idik. Şimdi A dan Z ye bütün tarım ürünlerini dışarıdan alıyoruz.  Tarımda çalışan nüfus oranımız %38 den %6-7 ye düştü. Bu 6-7’yi korumaya çalışıyoruz. Onu da beceremedik. Elde kalan çiftçi sayısı giderek düşüyor. Benim bir köylü arkadaşım var. Bir gün beni ziyarete geldi. Sohbet ettik biraz. Bana abi ben bu sene 30 dönüm arazimi ekmeyeceğim dedi. İşte tarımda çalışan %6-7 oranını da koruyamıyoruz. Allah sonumuzu hayır eylesin. Bizi ellerin eline baktırmasın. Elimizden gelen bir şey yok. Kimseye tarlanı boş bırakma ek diyecek halimiz de yok. Çünkü gelen gelir. Gideni karşılayamıyor. Saygılarımla.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Türkiye laikti, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!