ÜSKÜP
Üsküp’ü seviyorum. Bu fotoğraf pandemi den önce ki kış da çekildi. Yani, 2019 yılının Şubat ayında. O günden beri yurt dışına çıkmadım. Corona gerçekten her şeyi etkiledi. Bana soruyorlar. Niçin Üsküp’ü seviyorsun? Ordan mı geldiniz? diye. Hiçbir bağlantımız yok. Biz Balıkesirin (gerçek) yerlisiyiz. Karesi Beyliğinden beri buradayız.
HABERİ OKUTMAK İÇİN!
Geçenlerde bir gazetenin İnternet sitesinde dikkatimi çeken bir haber gördüm ve okumak istedim. Haber için kısa bir giriş yapılmıştı ve girişin altında da “haberin devamı için ilerletin” diyordu. İlerlet ilerlet, bitmek bilmiyor ve hep yeni bir bölüm açılıyordu. Haberin sonunda ise bu konu ile olarak “Bilim Kurulundan” görüş beklendiği yazıyordu.
BÖYLE HABERLERE GEREK VAR MI?
Haberi okutmak için bilinen bir şeyi süsleyip okurun önüne koymaya gerçekten hiç gerek yok. Bahsettiğim haberde aslından uzaklaşılma sa da sonda verilen bir şey de yoktu. Örneğin: Üniversiteler ne zaman açılacak? Başlıklı bir haberde okuyucu haberi okumaya başlayınca sonunda üniversitelerin ne zaman açılacağını öğrenmek, bilmek ister. Okuyucuya tuzak kurmanın bir anlamı yok ki?
Birde uydurma haberler var. Yetkililerin bildirdiğine göre, yetkililerden alınan bilgiye göre vb. Kim bu yetkili? bir türlü öğrenemedik! Bazen okutmak için öylesine başlıklar atılıyor ki, bu başlıkları bulmak gerçekten zeka işi. Geçenlerde bir gazetede “Kente kar geliyor” diye başlık vardı. Oku, oku hangi kente kar geleceği belli değil. Sonra şöyle düşündüm: Bazı basın-yayın organları için kent denince akla sadece İstanbul geliyor, bizi taşralı gördükleri için de kentli olmuyoruz. Demek ki, kar İstanbul’a yağacak! Diye haberden anlam çıkarmanız gerekiyor.
Yine bir haber vardı ve haberin başlığı şöyle idi: “ Üç dil bilen adam mağarada yaşıyor”. Haberi okuyorsun ve bir türlü adamın hangi dilleri bildiğini öğrenemiyor sun. Çünkü yazmamışlar. Ayrıca; bu adamın Brüksel’den geldiği yazılmış. Daha sonra öğreniyoruz ki; adamın ne Brüksel’den gelmişliği, ne de üç dil bilmişliği var. Önemli olan haber okunsun. Yapmayın arkadaşlar, etik denen bir şey var. Gazeteci-Köşe Yazarı etik kurallara uymak ve örnek olmak zorundadır.
/////
GELSEN DE BİR GELMESEN DE
Artık olan oldu bize
Gelsen de bir gelmesen de
Gelemeyiz biz yüz yüze
Gelsen de bir gelmesen de
Hep kendini çektin naza
Yok bahara yahut yaza
Bıktım gayrı yaza yaza
Gelsen de bir gelmesen de
Bir candır bu bir andır bu
Giden gelmez bir handır bu
Dağ taş değil insandır bu
Gelsen de bir gelmesen de
Göreceğim bir boş kafes
Ceset kalmış çıkmış nefes
Nerde o can nerde o ses
Gelsen de bir gelmesen de
OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ