Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, tarım ve hayvancık konusunun “Milli Güvenlik” meselesi olduğunu ifade ederek üreticinin yaşadığı sorunlara acil çözümler üretilmesi gerektiğini söyledi.

Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, dün yaptığı yazılı bir açıklama ile sorunları tarım ve hayvancılık sektöründe yaşanan sorunları sıraladı. Üreticiye destek verilmesi gerektiğini belirten Başkan Tanrıkulu, sorunların günü kurtaracak çalışmalarla değil ortadan kaldıracak hamlelerle çözülmesi gerektiğini iddia etti.

Tanrıkulu’nun açıklamaları şu şekilde: “Ülke hayvancılığının içinde bulunduğu durum “Milli Güvenlik” meselesi haline gelmiştir. Dünya siyasi, ekonomik ve askeri konjonktürünün geldiği mevcut noktada artık ülkemizin klasik bakış açısının dışına çıkarak bazı sektörlerini pozitif ayrımcılığa tabi tutması, özellikle bazı sektörlerin teşvik ve üretim noktasında öncelikli hale getirilmesi gerekmektedir. Yapılacak çalışmalar ve alınacak önlemler ile ilgili olarak acilen yeni bir organizasyona gidilmeli, bu yapılanma içinde yer alan ülkemizdeki tüm kurum, kuruluş ve kişiler hiçbir şart gözetmeksizin üzerlerine düşeni yapmalı, bunu yaparken de bilimsel yöntemler, bütüncül politikalar ve mevcut gerçekler göz önüne alarak uygulamalar hayata geçirilmelidir. Sektörel politikalar sahanın gerçekleriyle örtüşmeli, uygulanabilir ve sürdürülebilir olmalıdır. Temel yaklaşım noktasında ise üreticileri üretime küstürmemek, üretimden kaçmasını engellemek, üretimin içinde tutmak, üretimde verimliliği esas almak ve bu yoldaki istek ve arzularını kırmayarak önündeki engelleri kaldırmak olmalıdır.”

“İTHALAT BAĞIMLILIĞI ORTADAN KALDIRILACAK”

 

“Kullanılan kaba yem ile kesif yemde kullanılan hammaddelerin üretiminin teşvik edilmesi gerekiyor” diyerek sözlerine devam eden Hüdayi Tanrıkulu, artan girdi maliyetlerine dikkat çekti. Tanrıkulu; “Hayvancılık noktasında olaya tekrar bakacak olursak, bir hayvancılık işletmesinin giderlerinin yaklaşık %70’ ini hayvanın beslenmesi yani yem gideri oluşturmaktadır. Ülkemizdeki hayvancılık işletmelerinin %90’ ı küçük aile tipi işletmeler olup hayvanların beslenmesinde kullanılan kesif yem yani fabrika yemi önemli bir girdi kalemidir. Bu yemlerde kullanılan hammaddelerin büyük bir bölümü ithal edilmektedir. Yemde oluşan ithalat bağımlılığını ortadan kaldıracak biçimde hayvan beslenmesinde kullanılan kaba yem ile kesif yemde kullanılan hammaddelerin üretiminin teşvik edilmesi gerekmektedir. Son yıllarda gerek hayvan beslemesindeki artışlar gerekse genel giderlerdeki işçilik, mazot, elektrik vb. ciddi artışlar işletmelerin zararına üretim yapmasına sebep olmaktadır. Bitkisel ve hayvansal üretim açısından dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu tabloya baktığımızda ülkelerin önceliklerinin ilk önce kendi ihtiyaçlarını gidermek olduğunu görmekteyiz. Gıda tedarik zincirinde ciddi sorunlar görülmekte, belki de uzun bir dönem daha bu şekilde devam edeceği öngörülmektedir” şeklinde konuştu.

 

“DÖNGÜNÜN KIRILMASI GEREKİYOR”

Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu, tarımda çalışanların yaş ortalamasının 55 olduğunu hatırlatarak, gençlerin ülke üretimine katkı sağlaması için çalışmalar başlatılması gerektiğini söyledi.

Başkan Tanrıkulu, sözlerini şu şekilde tamamladı; “Ülkemizin ne pahasına olursa olsun tarımsal ve hayvansal üretim noktasında kendi kendine yeter bir hale gelmesi için sektörde ciddi bir seferberlik ilan edilmelidir. Başka bir tespitte de bulunmak gerekirse, köy nüfusunun %7 olduğu ve sektörde çalışan üreticilerin yaş ortalamasının 55 yaş üzeri olduğu gerçeği tabiri caizse pimi çekilmiş bir el bombası olup gelecek adına bir ikazdır. Hayvancılığı sadece ekonomik bir faaliyet olarak ele almamak gerekir. Sosyolojik boyutu ve kırsal kalkınmaya olan etkisini de göz önüne almak gerekir. “Gıda her insan için elzem iken teknolojik ürünlere herkesin ihtiyacı yoktur.” Ülkemizin gıda arz güvenliğini sağlamak temel hedefimiz olmalıdır. Bu hedefimizden şaşmamak adına politik kaygılar ve popülist yaklaşımlardan kaçmalı, ülkemizin mevcut gerçeklerinden yola çıkarak yola bilimsel temelli, planlı, sürdürülebilir, öngörüsü yüksek “Milli Tarım ve Hayvancılık” stratejileri üretmeliyiz. Özellikle süt fiyatının belirlenmesinde yapılan müdahaleler bir yandan üreticileri mağdur ederken diğer yandan arz – talep noktasında sağlıklı bir denge kurulmasını engellemekte, belki halkın bir dönem olması gerekenden daha ucuza ürün almasına neden olmakta, ancak ilerleyen süreçte üretici tarafındaki mağduriyetin yansıması krizi tüketici boyutunda da derinleştirmektedir. Özellikle uzun yıllardır devam eden bu kısır döngünün kırılması gerekmektedir. Hâlbuki fiyatların yüksek olduğu noktada alım gücü düşük vatandaşlar için ek destekler verilmesi daha rasyonel olacaktır. Sağlıklı bir toplum ve sağlıklı gelecek nesiller adına insanlarımızı yeterli ve dengeli besleyebilmeliyiz.”

 

   HABER: AYDIN ENES ERBAŞI