Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Ensar Aytekin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülen ve kamuoyunda Kentsel Dönüşüm Yasası olarak bilinen, Afet Riski Alanlarının Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanuna İlişkin konuştu.

Konuşmasında, teklifin yeni rant olanaklarına zemin hazırladığını söyleyen Aytekin “bu teklif kanunlaştığında olacak olan şey şu: bir gün bir helikopter bir şehrin üzerinde uçar, kupon arazileri gözüne kestirir, helikopterdeyken bir telefonla ilgili bakana ulaşılır, ve o bakana şu denir: burayı rezerv alanı yapın, benden habersiz de kimseye satmayın”

CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin’in konuşması şöyle: “Kentsel Dönüşüm üzerine gelen bu teklif, elbetteki bir ihtiyaçtan ortaya çıkan tekliftir. Toplumlar dönüşür, gelişir. Dolayısıyla toplumun ihtiyaçları da değişir. Kentlerin çekici nedenleri vardır, bu nedenlerin başında yarattığı iş olanakları ile ortaya çıkan göç olgusu gelir. Özellikle ülkemizde doğudan batıya yaşanan iç göç ekonomi politiğinin sonucudur. Bu aynı zamanda yoksullaştırılan, güvencesizleştirilen, mekanikleştirilen yurttaşların hikayesidir.

Bu teklife baktığımızda, yoksullaştırılan güvencesizleştirilen yurttaşların yaşamlarını iyileştireceğimiz yerde kendilerine daha büyük bir kaos vaad ediyoruz. Şöyle ki, teklifi hazırlayanlar bu teklifi sadece mülk sahipleri üzerinden ele almışlar. Kentin yükünü çeken, dinamosunu çalıştıran ve kirada oturup hayata tutunmaya çalışanlar ihmal edilmiş. Binayı dönüştürmek isterken, içinde yaşayan insanları, yoksulları emekçileri ihmal etmek onları bu dönüşüm sürecinde mağdur etmek de sadece AKP iktidarının başarabileceği bir şeydi. Çünkü, aynı iktidar dünyada da büyük bir iş başararak imar affı çıkararak binaları affetti. Adına da imar barışı dedi. Bu barış, 6 Şubat’ta onbinlerce insanımızı öldürdü.

Değerli milletvekilleri, Teklifin görüşme aşamasında; afet sosyologları, kent sosyologları, sosyal çalışmacılar gibi kritik alanlardaki bilim insanlarının görüşünün alınması gerekirdi. Ancak, AKP’nin hep yaptığı gibi ben yaptım oldu diye bakılan bir yaklaşım bu teklife de egemendir.

Toplanma alanlarını imara açtınız, şimdi sınırsız yetkiyle istediğiniz her alanı rezerv alanı ilan ediyorsunuz.

Bu teklifte rezerv alanlar ile ilgili çok ciddi sorunlar vardır. Mevcut uygulamada bir yerin rezerv alanı olabilmesi için  üzerinde yapı olmaması ve meskun mahal dışında yer alması gerekiyorken, yeni düzenlemeyle rezerv yapı alanı tanımındaki ‘yeni yerleşim alanı olarak’ ifadesi yasadan çıkarılarak, meskun mahal şartı kaldırılmaktadır. Bu şu demek, bir gün bir helikopter bir şehrin üzerinde uçar, kupon arazileri gözüne kestirir, helikopterdeyken bir telefonla ilgili bakana ulaşılır, ve o bakana şu denir: burayı rezerv alanı yapın, benden habersiz de kimseye satmayın.

Bu durum sadece İstanbul için risk oluşturmuyor. Seçim bölgem Balıkesir 1.derece deprem kuşağında. Geçtiğimiz dönem de çokça ifade ettim. Bu şehir Marmara depreminden bağımsız 7’lik deprem bekliyor. Ve bu kentin büyük kısmı zemin sıvılaşması yaşayan yerlerde.

Bakan bey, 2 Temmuz’da bir açıklama yaptı ve kırmızı çizgileri ifade etti. O çizgilerden birisi  zemin sıvılaşması olan yerlerde yapılaşma yapılmayacak, diğer kırmızı çizgi de dere yataklarına yapılaşma olmayacak. Bakın Edremit ilçesinde, bir Dalyan Sulak Alanı var. Burayı sözde cazibe merkezi haline getirmek için, sulak alan niteliğine rağmen yaşam alanı projesi hazırlandı, konutlar tasarlandı, planlar değişti. Sırf rant için yapıldı.

Çevre örgütleri sulak alan korunsun diye süreci mahkemeye taşıdı. İlk derece mahkemesi de çevrecileri haklı bularak, sulak alana yapılaşma kararı veren bu tasarıyı durdurdu. Ama AKP’li Balıkesir büyükşehir belediyesi bu karara idare mahkemesinde itiraz etti. Süreç yürüyor. Bu teklif geçerse, burası bir rezerv alanı olarak tasarlanarak, ranta peşkeş çekilecek. Bakan beyden kırmızı çizgilerine ilişkin verdiği sözü tutmasını bekliyoruz. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.” (Haber Merkezi)